Peynirin ve ‘armola’nın kültürel yolculuğu

Sadece Seferihisar’da üretilen bu süt ürünü, aslında geleneksel bir değerlendirme yöntemi. Elinde azar azar kalmış peynir, yoğurt, çökelek, tereyağı vb. ürünleri bir deri tulum içerisinde karıştırıp yeniden fermente eden Seferihisar köylüsü, ortaya yeni bir ürün çıkarmış: Armola.   Ekmek ve şarap kadar evrensel ve bir o kadar da eski bir besin maddesi olan peyniri ve diğer süt ürünlerini ilk kimlerin, nerede yaptığı konusunda, elde kesin bilgiler yok. Bununla birlikte, Anadolu’nun ilk neolitik sütçülerinin bu ürünleri ürettikleri akla yakın bir tahmin gibi gözüküyor. Ancak bu türden bir üretim olsa bile bu…

okumaya devam

Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Özcan Kokulu ile söyleşi: Zeytinyağının üç bin yıllık vatanı

  Gödence İzmir’in en güzel köylerinden biri. İzmir’in akciğeri olan Kızıldağlar’a yerleşmiş, göz alabildiğince uzanan kızılçam ormanlarına tepeden bakıyor. Küçük bir köy, nüfusu üç yüz civarında. Köye girer girmez, belki de görebileceğiniz en güzel mor salkımlarla karşılaşıyorsunuz. Köyün meydanı Necati Cumalı’nın ismini taşıyor, resmî olarak değiştirilmiş olsa da hâlâ böyle anılıyor. Kahvesiz köy meydanı olmaz, soldakine oturursanız meydanın serinliği eşliğinde kahvenizi yudumlayarak köyün yerlileriyle kaynaşmanız, sağdakine oturursanız arka taraftaki terasında eşsiz manzaranın tadını çıkarmanız mümkün. İster Seferihisar’ın içinden, ister İzmir’den gelirken Bademler kavşağından yukarı doğru tırmanarak çıkabilirsiniz Gödence’ye. Daha etraflı…

okumaya devam

Seferihisar’ın adı ve komşu Doğanbey’in tarihindeki önemli bir olay üzerine

Merhaba değerli okurlar. Bu ilk sohbetimizde, söze Seferihisar’ın adı üzerine konuşmakla başlamamız yerinde olacak sanırım. O konuda, Türkiye’deki Tarihsel Adlar kitabımda (İnkılâp Kitabevi yayını, 865 sayfa, 1. basımı İstanbul 1993, s. 717) vermiş olduğum bilgiyi aynen aktarıyorum: “Seferihisar. Osmanlı yönetim örgütünün 16. yüzyıl belgelerinde, Sığla Sancağı İzmir kazasının Sifrihisar nahiyesi (Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş, s. 180). Aynı yerleşimin adı, 19. yüzyıl belgelerinde, yine Sığla Sancağına bağlı “Sifrihisar mea nâhiye-i Hereke” diye geçiyor (mea yahut maa, Arapçada, “ile, birlikte” anlamında bir ön-ek’tir). Böylece, adın kökenini anlıyoruz. Hereke adı Rumca…

okumaya devam

Daktilonun iç cebindeki şair

Temuco’da okuma yazma bilen insan sayısı çok azdır. Bu yüzden, her dükkânın tabelasında satılan malla ilgili bir resim vardır. Düğme resmi, o mağazanın bir manifaturacı olduğunu; ayakkabı resmi de, içerde ayakkabı satıldığını anlatır. Ne gariptir ki, yazının yerini resimlerin aldığı bu kent, dünya edebiyatının en büyük isimlerinden birinin çocukluğuna tanıklık etmiştir!.. Ricardo Neftali Reyes Basoalto’dur çocuğun adı. Babası tren yollarına çakıl taşıyan bir yük treninde şeflik yapmaktadır. Annesi… 12 Temmuz 1904’te dünyaya geldikten kısa bir süre sonra ölür annesi. Ondan geriye yalnızca siyah elbise giymiş bir kadın resmi kalır; bir…

okumaya devam

Taşa can veren bir ermiş: Cahit Koççoban

Kapısını açıp içeriye baktığınız anda, size destursuz giremeyeceğinizi hissettiren mekânlar vardır. Kendi havası, kokusu, ruhu olan mekânlar. Şöyle derin bir nefes çekip içeri adım attığınızda ise bir parçası olursunuz birdenbire. Mekân sizi kendine katmıştır. Size düşen kendinizi bırakmaktır.   Heykeltıraş Cahit Koççoban’ın, Seferihisar’ın Cahit hocasının atölyesindeyiz. Duvarlarda rölyefler, karakalem çizimler, taslaklar, eski fotoğraflar; sağlı sollu heykeller, maketler. Köşede, şömine desem çok süslü kaçar, derme çatma bir ocak. Tahta sıralara ilişip sohbet ediyoruz. Kendisiyle daha önce tanışmış olmalısınız. Sivas’ın Banaz köyünde sazını göğe uzatmış Pir Sultan Abdal anıtını bilmiyorsanız eğer, İzmir’den…

okumaya devam

Seferihisarlı, Anadolulu, dünyalı dergi çıktı: ‘Keçi’ye merhaba deyin

Tamam, siz söylemeden ben söyleyeyim, şu yaptığımız akıl işi değil. Taşrada bir dergi çıkarmak. Hem de dergi ve kitap okuru bu kadar azalmışken… Hem de dolar fırlamış, kâğıt ve baskı maliyetleri uçmuşken… Hem de dünya çapında en baba dergiler, gazeteler internet yayıncılığına geçmeyi düşünmekteyken… Üstelik taşrada, hem de bütün yayın dünyası İstanbul dukalığının hegemonyasında ezilirken… Şu yaptığımız akıl işi değil. Ama ne yapalım, Seferihisar’ın söyleyecek sözü var. * * * Sözümüzü söyleyeceğiz. Ama havaya da konuşmayacağız elbette. Uzakta ya da yakında, bizi içtenlikle dinleyecek, okuyacak insanların var olduğunu biliyoruz. Çünkü,…

okumaya devam