CEMİYET ADAMI -2

Camille Saint-Saëns – ‘Danse Macabre’ eşliğinde… (İlk dakikalar) Bak neyden utanıyorum biliyor musun? Yaşamın ereğine dair onca kelam edip okuyup yazdıktan sonra bir market sırasında öylece beklemekten utanıyorum. Üretemeyip tüketmek ne utanç verici! Hele ki insanların o yoğun plastik kokulu raflar arasında misafirlikte kendisine şeker uzatılmış küçük bir çocuk gibi sevinçli ve şımarık bir halde alışveriş yapmasına tahammülüm yok. Akın akın yürüyüyoruz yazarkasaya! Mahşer günü… Yazarkasa görevlisi sorgu yargıcı gibi yüksekten süzüyor hepimizi ve sorumluluklarımızı yerine getirdiysek ‘cezai’ indirimde bulunuyor. Tüm hafta mesaimiz boyunca hayalini kurduğumuz bir günlük mutluluğu reyon…

okumaya devam

‘Daima sarhoş ve âşık ihtiyar’: Teoslu şair Anakreon

Tarihi boyunca sanatçılara kucak açan, Dionysos Sanatçılar Birliği’ne ev sahipliği yapan antik Teos kenti, döneminin en önemli şairi Anakreon’un da memleketiydi aynı zamanda. Etkisini 19. yüzyıla kadar sürdüren bu şair hakkında Türkçedeki en kapsamlı çalışma Antalya Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Nalan Eda Akyürek Şahin’e ait.(*) Kendisinin izniyle bu akademik çalışmayı dergiye uygun halde özetleyip düzenleyerek yayımlıyoruz. İlgili okurlarımız, çalışmanın kendisine ve geniş kaynakçasına academia.edu internet sitesinden de ulaşılabilir. “Anakreon gelecek yüzyıllarda, asıl kişiliğine bakılmaksızın şiirleriyle ortaya koyduğu kimlikle benimsenecek ve “daima sarhoş ve…

okumaya devam

Neptün Soyer’le kadın emeği ve elbirliği üzerine

Kimle konuşsanız aynı şeyi anlatır; bundan çok değil on sene önce Seferihisar’ın merkezinden bir kadının geçmesi büyük olaymış. Nerede öyle şimdiki gibi rahat rahat gezmeler, erkeklerin arasında kahvelere oturmalar… Seferihisarlı kadınlar minibüse binmek için bile merkezin etrafından dolanıp daha gözden ırak duraklara giderlermiş. Merkezden geçmek ya da geçmemek bir simge aslında. İnsanlığın bir yarısının baskı altında tutulduğunun; toplumun bir ferdi olarak aslında doğuştan sahip olduğu hakkın, üstelik evdeki, tarladaki görünmez kılınan emeğiyle her gün yeniden ve yeniden kazandığı, toplumsal yaşamda rol ve söz sahibi olma hakkının elinden alındığının bir göstergesi.…

okumaya devam

Bugünün çocuklarına değerler öğretimi

 / Selver Tutan Sevgi, saygı, barış, şefkat, dayanışma, şiddetten kaçınma, hoşgörü ve benzerleri neredeyse her toplumda önemsenen toplumsal değerlerdir. Değerler toplum için önem taşıdığından bu değerlere uygun davranan insanlar da toplum içerisinde değerli görülür. Özetle; değerler toplumsal yaşamımızı düzenler ve kolaylaştırır. Herkes için daha iyi bir dünya oluşturma çabası içinde olan bir eğitim sistemi, alt yapısında herkes için geçerli pozitif değerleri içeren ve eğitimin amaçlarını kazanım haline getiren bir durumda var olmalıdır. Bu amaç doğrultusunda insanlığın oluşturduğu ve devam ettirdiği evrensel değerlerin öğretilmesi, yeni nesillere aktarılmasında değerler eğitimi önemli bir…

okumaya devam

Sığacık’ta Atatürk ile karşılaşan üç çocuktan birisi: Hasan Kozan

Seferihisar’ın Çınarları / Saadet Erciyas ___________   Renkli, gülen gözlerle bakıyor Hasan Kozan. Mavi mi yeşil mi kestirmek zor. Yüzünde derin çizgiler… Sığacık’ın en yaşlı, en görmüş geçirmiş balıkçısını sorunca “Topal Hasan’a gideceksin” demişlerdi. Şimdi, Sığacık’ın Kaleiçi’ndeki, beyaz badanalı, tertemiz uzun sokaklarında bir akşamüzeri söyleşisi yapıyoruz Hasan Kozan’la. Başında gri bir kasket, üzerinde kahverengi ütülü bir gömlek… Hasan Kozan 1926 doğumlu. Hasan Kozan’ın dedesi Mora’dan gelmiş. Kozan, ilkokulu Sığacık’ta üç yıl okumuş, şahadetnamesini almış. Ondan sonra babasının yanında çalışmaya başlamış. Kardeşi Yaşar Kozan beş sene okumuş. Babasının rençper olduğunu söylüyor. Ekip biçtikleri…

okumaya devam

Seferihisar’dan kadın bisikletçiler anlatıyor…

      Çocuklarımdan sonra bisiklet… Yazan: Aysel Memen __________________________ 1966 Konya-Ereğli doğumluyum. İki erkek evlat annesiyim. Emekliyim. Bisiklet maceram ve tutkum annemin ablama aldığı ve dört kardeşimin de bisiklete binmeyi öğrendiği mavi renkli dolma tekerlekli bisiklete dayanıyor. Bu tutku, Ereğli’de işe bisikletle gidip gelen ilk kadın olarak devam etti. 2013 yılında Seferihisar’a tayin oldum ve Doğa Sanat Felsefe Derneği’nde Ahmet Nail arkadaşımla tanıştım. Onun bisiklet tutkusu benim içimdeki özlemi ve tutkuyu yeniden ortaya çıkardı. Ahmet Nail’in öncülüğü ve desteğiyle üç arkadaş bisiklet almaya karar verdik. Daha sonra Sanat Bahçesi…

okumaya devam

Sürdürülebilir bisiklet turizmi ağı yavaş şehre yakışacak

     Efes-Mimas yolu EuroVelo bisiklet rotasına dahil ediliyor. Seferihisar gerek kendi ilçe sınırları içinde yer alan tarihi kentleriyle gerek Efes yolu üstünde bulunması dolayısıyla bu rota üzerinde son derece kilit konumda olacak. Yavaş şehrimizdeki bisiklet hâllerinden geçen yazıda dilim döndüğünce bahsetmiştim. Bu yazıya da kısa havadislerle başlayayım. Yavaş şehir kriterlerinden olan bisiklet yollarıyla ilgili herhangi bir gelişme yok. Bisiklet kullanımını özendirmek ve farkındalık yaratmak için Kent Konseyinin öncülüğünde düzenlenen ve bisikletçilerle birlikte ayda bir gerçekleştirilecek bisiklet sürüş gününün ikincisi düzenlendi. Seferihisar EuroVelo üzerinde İzmir ve dolayısıyla Seferihisar için bisiklet…

okumaya devam

Çocuk Belediyesi Sorumlusu Levent Şeşen’le söyleşi: Çocuk Belediyesi’ne yeni merkez

 Şimdilerde çocuk yetiştirmede anne babaların en büyük yardımcısı tabletler, cep telefonları. Ver çocuğun eline, oyalansın. E haksız mıyız, işten güçten bitap düşmüşüz zaten. Dinlenmek, kendimize vakit ayırmak için azıcık zaman kalıyor; bir de nasıl uğraşacağız, pedagojik yaklaşım, çocuğun duyusal, bilişsel, gelişimsel ihtiyaçları vs… O yüzden anahtar kelimemiz oyalamak. Biz çalışırken de kreşte, anaokulunda oyalandı mı tamam. Daha fazlasını mı istiyorsunuz, daha özel özel okullar, kreşler var. Bastır parayı, gelsin Montessori, Waldorf. Paran kadar özen, paran kadar pedagoji. “Bu işler devletin sorumluluğunda olmalı, ülkenin her köşesinde her yaştaki çocuğa belli bir…

okumaya devam

Koş baba koş… Her adım bir nefes, her adım bir yaşam

Gökhan Güneri ile röportaj:  “Çocuğunuz kistik fibrozis hastası ve bunun henüz tedavisi yok.” Bu sözleri duyduğunda başlamış Gökhan Güneri’nin hikâyesi. Öncesi de var tabii, 13 sene önce Fatih doğduğunda “bir bağırsak rahatsızlığı var, küçük bir operasyon gerekebilir” demişler. Ama ne ameliyat ne ilaç tedavisi kâr etmemiş, hastane hastane dolaşmışlar, bir tedavi bulamamışlar. Burnundan enjektörle besledikleri oğulları sürekli kilo kaybetmiş, ishali devam etmiş. Nihayet kan örneklerini yurtdışına göndermişler, kötü haber oradan gelmiş: Kistik fibrozis. Kistik fibrozis genetik bir hastalık, anne ve babanın taşıdığı genlere bağlı olarak çocuklar yüzde 25 olasılıkla hasta,…

okumaya devam

Kadının işi yok

Melda Onur “Vekil vekil! Bana işe engel olmaktan dava açıyorlar. Peki ya benim işim ne olacak?” Elini kolunu sallayarak öfkeyle derdini anlatmaya çalışan kadın, Erzurum’un Tortum İlçesi’nin Bağbaşı köyündendi. 2011 senesi sonlarıydı. Yeni milletvekiliydim ve yerel mahreçli bir gazete haberinde okuduğum “Leyla HES eylemine gitti diye babaannesi ile görüşmesi yasaklandı” cümlesiyle kendimi Bağbaşı’nda bulmuştum. Çevre konusunu takip edenler, köyündeki kadınlarla birlikte, derelerine HES yapacak şirketin kepçesinin önüne geçince başına gelmedik kalmayan Leyla Yalçınkaya’yı hatırlarlar. Taşeron inşaatçının işine engel olmak ve jandarmaya mukavemetten neredeyse 5 köyün yargılandığı davada, henüz 17 yaşında…

okumaya devam