Rengârenk bebekler Seferihisar’dan dünyanın dört yanına

Bu sayıda yayınlamak için taşrada kadın üreticilerin özgün girişimlerinden örnekler düşünürken fark ettim ki en yakınımdaki insanı görmemişim. Suzan Yılmaz, kendisi eşim olur, Seferihisar’a yerleştikten sonra bir uğraş olarak yapmaya başladığı bez bebekleri “Pia Bebekevi” adıyla markalaştırdı. Pazar günleri Sığacık’taki üretici pazarında açtığı tezgâhta ürünlerini satışa sunmakla başladı. Geliştirip daha geniş bir yelpazeye yaydığı ürünlerini, şimdi internet üzerinden Türkiye’nin dört yanındaki meraklılarına ulaştırıyor, yurtdışına satışını gerçekleştiriyor ve Seferihisar’da açtığımız küçük dükkânda sergiliyor. El emeğiyle ayakta durmakla kalmayıp evimizin direği olan, biraz da bu sayede taşrada dergi çıkarmak gibi fantastik işlerle…

okumaya devam

Seferi Kadınlar Kooperatifi: Sıfır atık, onarıcı tarım, adil kazanç…

Kooperatifler küçük üreticilerin güçlerini birleştirerek, üretim maliyetlerinden pazarlama imkânlarına kadar pek çok alanda, tek başına altından kalkamayacakları sorunları aşmasını sağlayan bir örgütlenme modeli olmaya devam ediyor. En çok da kadın üreticilerin kooperatife ihtiyacı var. Görünmeyen emeğiyle “ev işi” denilen yükü omuzlayan, çoğu zaman bu bitmeyen iş yükü yüzünden eve hapsolan, kapının dışına adım atıp iş hayatına girdiğinde ise pek çok engelle karşılaşan kadın üretici, zaten bir adım geriden başlıyor. Kooperatif çatısı altındaki dayanışma, bu mesafeyi kapatmakta da güç veriyor kadın üreticiye.Sevindirici bir gelişme, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin sayısı hızla artıyor. Aile,…

okumaya devam

Küçük üreticisiz tarımsal kalkınma, kooperatifsiz küçük üretici olmaz

Kooperatif denince ilk akla gelen tarımsal amaçlı kooperatifler oluyor. Türkiye’de tarımın iflasın eşiğine gelmesiyle, üretici de ayakta kalabilmek için birlikte durma ihtiyacını daha fazla hissediyor. Ülkemizde topraklarında hem kurumsal bir geçmişe hem de bundan çok daha derin bir kültürel köke sahip olan kooperatifler yeniden canlanıyor. Kooperatifçiliğin köylüye derman olmasını zorlaştıran etkenleri aşmak, mevcut yapıyı daha dinamik ve işlevli hâle getirmek bu durumda daha da önem kazanıyor. Tüm bunları, Köy-Koop yöneticisi Neptün Soyer’le konuştuk.   “Biz imece ruhunu, kültürünü kaybetmişiz. Oysaki kooperatifler bunun ta kendisi. Dolayısıyla kendi örgütlenme anlayışına da baştan…

okumaya devam

Balıkçılık mı? Bir dokun bin ah işit…

Şarap Tanrısı Dionysos’un memleketi Sığacık küçük bir balıkçı köyü. İzmir’e uzaklığı 45 dakika. Büyük denizci Piri Reis Sivrihisar Limanı’nda sığlık diye tanımlamış burayı. Hâliyle bugün hâlâ, zeytincilik, narenciye ve turizmin yanı sıra balıkçılık da önem taşıyor köy halkının geçiminde. İzmir’in doğal dokusunu korumak için direnen son kalelerden bir tanesi olan Sığacık’ta, balıkçılar da direniyor babadan kalma bu yaşamı sürdürebilmek için.Sığacık’ta levrek, çipura, mercan, barbun, istakoz, böcek, karagöz (kaşlıca), kupes, sinarit, orfoz, iskarmoz (Akdeniz barakudası), ahtapot, kalamar hepsi var. İster kıyıdan olta ile ister tekne kiralayıp denizde orta su veya dip…

okumaya devam

Gençler için adil istihdam, dezavantajlı gruplar için kooperatif: gençişi kooperatif

Belki izlemişsinizdir, geçen 23 Nisan’da bir TV programında gençlere mikrofon uzattılar, çocuklardan biri en büyük hedefinin Alman vatandaşı olmak olduğunu söyledi. Tam da Ulusal Egemenlik Bayramı’nda… Güler misiniz, ağlar mısınız?Gençler için, üstelik ne kadar iyi eğitim almış olurlarsa olsunlar, güvenceli ve mutlu bir gelecek ihtimali pek zayıf artık. Ama bu geleceği bizzat kendisi yaratma uğraşından yılmayan, üstelik sadece kendi derdini çözme çabasının ötesine geçip “boyundan büyük” işlere girişen gençler var ne mutlu ki.Genç İşi Kooperatif böylesi gençlerin bir girişimi. Hem kendi ortaklarına hem başka dezavantajlı gruplara adil bir istihdam yaratmayı…

okumaya devam

Harita mühendisleri Seferihisar’da buluştu

  Türkiye’nin dört bir yanından harita mühendisi adayı gençler Seferihisar’da. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası yaz eğitim kampı için Teos Ormancı Tatil Köyü’nde buluştular. Ne yaptıklarını, kendisi de yarı Seferihisarlı olan HKMO İzmir Şubesi Başkanı Özhan Kaynarca’ya sorduk, o da anlattı. Seferihisar’a hoş geldiniz. Hangi rüzgâr attı sizi buraya? Yaz eğitim kampımızı yapıyoruz. Bu sene on yedincisi. Her yerden öğrencilerle bir araya geldik. Otuz altı üniversitede bölümümüz var. Bunların yirmi altı tanesi örgün öğrenci alıyor. Bu yirmi altı üniversitenin yirmi dördünden gelen öğrenciler var burada. Türkiye’nin dört bir yanından, Gümüşhane’den…

okumaya devam

Yavaş giyim, doğal boyama ve doğal baskı üzerine Beste Bonnard ile söyleşi: Doğanın renkleriyle bezenmek

Geçen sonbahar Facebook’ta İstanbul’daki bir atölye duyurusunu görmüştüm, keşke İzmir’de de olsa demeye kalmadı, birkaç hafta sonra aynı atölyenin İzmir’de yapılacağını gördüm. Hemen kayıt oldum ve belirtilen tarihte heyecanla Seferihisar’dan İzmir’e gittim. Konu çok enteresandı: ecoprint yani çeşitli bitki ve yapraklarla kumaş üzerine doğal baskı. İlk etapta böyle bir şeyi duyunca ve ilk deneyimi yaşayınca benim dahi aklıma “ben bunu hemen öğrenir, para bile kazanırım” fikri oluştu. Ne kadar yanılmışım. İşin içine girince, eğitimi veren Beste Bonnard’ı tanıyıp kendisini takip etmeye, doğal boyama ve bitkilerle baskının felsefesini öğrenmeye başlayınca, şöyle…

okumaya devam

‘Köylü ürettiğini satarak mutlu olsun, tüketici aldığı üründen mutlu olsun, bizim derdimiz bu’

  Seferihisar Belediyesi Tarımsal Hizmetler Sorumlusu Şevket Meriç ile söyleşi: “Tarımsal üretimin yerel ve belki daha fazla genel etkenlerden dolayı hak ettiği maddi karşılığı bulamaması, insanların ürettikleriyle geçinememesi… Bu Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Seferihisar’da üreticiye verilen bu tür destekler sayesinde insanlar köylerinde kazandıklarıyla geçimlerini sağlayabiliyorlar.” Yıllardır bütün ülke tarımda kötüye gidişi tartışıyorken, bazı illerimizde son on yılda kırsal nüfus üçte bir, dörtte bir oranında azalmışken, Seferihisar tarım odaklı bir yerel kalkınma yönünde adımlara sahne oluyor. Elbette sorunları bitmiş değil, ama Seferihisarlı çiftçiler, Belediye’nin önayak olduğu girişimlerle, ekonomik ve fiziksel…

okumaya devam

Görünmeyen emek, sesini yükselt

Ulamış köyünden duvar resmi. Foto: Abdulhakim Bağış “Kadının güçlenmesi, daha önceden yoksun bırakıldığı iradesini ve karar verme yetisini kullanma ve yaşamı için tercihler yapabilme hakkını kazanması olarak tanımlanıyor. Hangi konuda becerisi varsa bunu üretime dönüştürerek kendi parasını kazanabilmek, ev içi emeğin tüketici döngüsünden çıkıp kendine ait sosyal ve ekonomik bir alana sahip olmak kadınlara özsaygı ve özgüven duygusu kazandırıyor.” Kadınlara yönelteceğim bir soruyla başlamak istiyorum: “Görünmeyen emek” nedir? Her türlü tanımı bir yana bırakıp düşündüğünüzde, aklınıza gelen ilk cümle ne? Sizin yerinize ben cevap vereyim: “Bütün gün ne yapıyorsun ki?”…

okumaya devam

Kadının işi yok

Melda Onur “Vekil vekil! Bana işe engel olmaktan dava açıyorlar. Peki ya benim işim ne olacak?” Elini kolunu sallayarak öfkeyle derdini anlatmaya çalışan kadın, Erzurum’un Tortum İlçesi’nin Bağbaşı köyündendi. 2011 senesi sonlarıydı. Yeni milletvekiliydim ve yerel mahreçli bir gazete haberinde okuduğum “Leyla HES eylemine gitti diye babaannesi ile görüşmesi yasaklandı” cümlesiyle kendimi Bağbaşı’nda bulmuştum. Çevre konusunu takip edenler, köyündeki kadınlarla birlikte, derelerine HES yapacak şirketin kepçesinin önüne geçince başına gelmedik kalmayan Leyla Yalçınkaya’yı hatırlarlar. Taşeron inşaatçının işine engel olmak ve jandarmaya mukavemetten neredeyse 5 köyün yargılandığı davada, henüz 17 yaşında…

okumaya devam