Gönlü hep doğadan yana bir inanç topluluğu: Tahtacılar

Anadolu kaç bin yıllık uygarlık beşiği… Bereketli toprakları kaç kültüre ev sahipliği yapmış, kimler gelmiş kimler geçmiş, izlerini bırakmış yüzlerce yıldır… Bundan büyük zenginliğimiz mi var bu topraklarda? Peki en büyük kadir kıymet bilmezlik değil mi bunu yok saymak; bir kültürü diğerinin, bir geleneği öbürünün üstünde görüp diğerlerinin üstünü çizmek, kökünü kazımaya çalışmak? Oysa insanlık adına geleceğe taşınacak ne çok şey var bu derya deniz kültürel birikimde. Mesela, ekmeğini çıkarmak için balta vurmak zorunda olduğu kuru ağacın bile rızasını alma nezaketine sahip bir topluluktan, Tahtacılar’dan öğrenecek ne çok şeyimiz var.…

okumaya devam

Bornova Yakaköy’de Belediye ve gönüllüler el ele: Toprak doğal tarımla canlanıyor

Bornova sonucunu merakla beklediğimiz, başarısını arzuladığımız bir girişime sahne oldu. Yıllardır motokros pisti olarak kullanılan bir arazi, Bornova Belediyesi tarafından doğal tarım gönüllülerine tahsis edildi. 20 dönümlük arazide motokros yarışları için yapılmış yapay tümsekler düzeltildi, lastik ve metal artıklar temizlendi, toprak şöyle bir havalandırıldı ve geçtiğimiz günlerde yapılan şenlikli bir etkinlikle tohum toplarıyla buluştu. Bakalım ne olacak? Doğa insan eliyle bozulmuş o arazide yeniden can bulacak mı? Doğa gübresiz, ilaçsız, aslında neredeyse tohumları saçmak dışında insani hiçbir müdahale olmadan, kendi döngüsüyle bir berekete can verecek mi?..Bornova Yakaköy’de faaliyete başlayan Doğal…

okumaya devam

Permakültür: Yaşamı yeniden tasarlamak

Hele bir de içinize işlemeye başladıysa, permakültür size neler yaptırmaz… Evinizdeki sifonun haznesinin içine pet şişe koydurarak küçülttürür; evinizin yönüne göre önünüzden geçen güneşle neler yapabilirsiniz diye kafa patlatırken bulursunuz kendinizi. Yağmurdan su hasadı yaptırtır; çöpe atılan organik çöpleri “bu solucana, bu bokaşiye, bu sokaktaki tek bıyık kediye” diye ayırtır. Zenginlik ya da büyük yok oluş20’li yaşlarımda aklımı duş alırken ayaklarımdan akan köpüklü suya takmıştım. Şehrin tonlarca atık suyu büyük beton borularla denize akardı. Sanki suyu birileri sürekli üretiyormuş gibi, faturası ödendiği müddetçe ben temizdim, her şey yolundaydı. Sanayileşmeden ve…

okumaya devam

İzmir iklim değişikliğine hazır mı?

İster ciddiye alalım ister almayalım, bilim insanlarının yıllardır dillerinde tüy bitercesine vurguladığı iklim değişikliği, günlük hayatımızda hissedilir sonuçlarıyla kapımıza dayandı. Üstelik gidişat böyle devam ederse, başta fosil yakıtların kullanımı olmak üzere büyüme ve daha fazla üretip daha fazla tüketme temelli insan etkinlikleri sürerse, bütün göstergeler yakın geleceğimizin daha karanlık olacağına işaret ediyor. Devletlerin, şirketlerin, tek tek bireylerin, az ya da çok herkesin sorumluluğu var ve iklim krizinin olası sonuçlarına karşı herkese bir rol düşüyor. En önemli aktörlerden biri de yerel yönetimler. İzmir iklim krizinin farkında mı, sonuçlarına karşı hazırlanıyor mu?…

okumaya devam

Yangının yaralarını sarmak… Ama nasıl?

Doğanın kendi yaralarını sarma kapasitesiyle işbirliği içerisinde, bölgenin doğasına uygun, ekosistemi canlandıran ve biyolojik çeşitliliği geliştiren, hem tarımsal üretime hem yuvası olduğu tüm canlılara soluk aldıracak bir mikroklima etkisi üreten, yeni felaketlere karşı daha dirençli bir orman yapısı için nasıl bir restorasyon gerekiyor? Sanırım şimdi önümüzdeki soru bu. Burada sözü madenciye, fırsatçıya, şovmen siyasetçiye bırakmak intihar olur. Dün bütün gün Seferihisar’ın dağlarında, yanan orman alanlarında dolaştık. İnceleme yaptık demeyeceğim. Bu felaket manzarası karşısında dertlenmekten, sizinle paylaşmak için biraz çekim yapmaktan başka bir şey gelmedi elimizden. Kıyamet böyle bir şey olurdu…

okumaya devam

4 teker yerine haydi bisiklete

Bu sayıda biraz kendimden ve bisiklet maceramdan bahsedip devamında herkesi bisikletli ulaşıma davet eden güney İzmir ve çevresinde aktif birkaç güzel oluşumu tanıtmak istiyorum. İzmir, Bornova doğumluyum ve spora 4 yaşımda jimnastik ile başladım, yıllar içinde farklı disiplinlerde gösteri ve yarışmalarda yer aldım. 2002 itibariyle Seferihisar’da ikamet etmeye başladım ve 2007 senesinden beri, iki tekerle gelen özgürlüğün yayılması ve bisikletli ulaşımın gelişmesi amacıyla motorlu araç veya bisiklet yollarında, kaldırımlarda ve deniz kenarında, dağ köyleri ve keçi patikalarında bisiklet sürerek, karşılaştığım herkese bir misyoner edasıyla bisikleti övdüm. Ortaokul yıllarımda ailemin verdiği…

okumaya devam

Tıbbi aromatik bitkiler ve ‘iyi yaşam’

Sağlıklı ve sürdürülebilir bir dünya ve yaşamın her geçen gün daha da önem kazanmaya başladığı dünyamızda “iyi yaşam” teması öne çıkmaktadır. İyi yaşamla anlatılmak istenen daha sağlıklı, daha güzel, daha uzun yaşam… Bu kapsamda da doğal ve bitkisel beslenme karşımıza çıkıyor. Bitkiler sürdürülebilir yaşam için gerekli olan oksijeni ve besini sağlar ve sağlığımızı korur. İnsan yaşamının başlamasıyla birlikte bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı başlamıştır. İlk günden itibaren bitkilerin tedavi edici gücünden “iyi yaşam” için yararlanılmıştır. Günümüz modern tıbbında kullanılan pek çok ilaç da bitkilerden elde edilmektedir.Ülkemizdeki bitkisel zenginlik üç fitocoğrafik bölgenin…

okumaya devam

Deniz Ülkesi

“Neden yeterince denizci bir ulus değiliz? Nerelerde hata yapıyoruz?” sorularının cevabı da aslında basittir. Bu sorunda kişilerin günahı yok denecek kadar azdır. Denizle bir hobi ile uğraşmak bile büyük masraflar doğururken, geçimini zar zor sağlayan kitlelerden bunu bireysel olarak başarmasını beklemek oldukça haksızlık olur. “O çocuk ben çocuk, memleketimiz,O deniz ülkesiydi,Sevdalı değil karasevdalıydıkBen ve Annabel Lee;Göklerde uçan melekler bileKıskanırdı bizi.” Giresun’da ki evimizde babamın kitapları arasında bir defter sayfasına yazılmış olarak bulduğum bu şiiri okuduğumda sanırım 8-9 yaşlarındaydım. İtiraf etmeliyim ki okuduğumda şiirin bütününde görülen hüznü ve acıyı hiç anlamamıştım.…

okumaya devam

ÇYDD’den tepki: “Kaz Dağları’na dokunma”

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Kaz Dağları’nda gerçekleşen “doğa katliamının” durdurulması için yetkililere seslendi. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel imzasıyla yapılan basın duyurusuyla, Kaz Dağları’nın doğal zenginliği ve bitki ve hayvan türleri açısından ev sahipliği yaptığı biyolojik çeşitliliğin eşsizliği vurgulanırken, ÇYDD’nin “çocuklarımıza miras bırakacağımız çevremizin katledilmesini engellemek” görev ve sorumluluğundan geri adım atmayacağı ifade edildi. Kaz Dağları’na Dokunma! Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel MerkeziGeleceğe ve çocuklarımıza bırakabileceğimiz tek gerçek miras yaşanabilir bir çevredir. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, Kaz Dağları’nda planlanan doğa katliamının derhal durdurulması için yetkilileri…

okumaya devam

Fevziye Hanım

Fevziye Özkan, bazen öfkeli bazen de hüzünlü. Öylesine dertli, öylesine acı dolu ki yüreği. Ama yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen güçlü ve kararlı. Sonuna kadar inanıyor, hayvan hakları için verdikleri savaşı hayvan dostlarının her şeye rağmen bir gün kazanacağına.   Tüyleri pamuk gibi beyaz, gözleri engin deniz mavisiydi. Kıpır kıpırdı. Yaşıtları gibi yerinde durmak bilmiyordu. Mutluydu, kendisini güvende hissediyordu. Nefret dolu bakışlarını üzerinden ayırmayan, onu taşlayan garip insanlara karşı korunmak için durmaksızın havlamasına gerek yoktu. Onun da tüm şanslı arkadaşları gibi varlığından gurur ve mutluluk duyduğu bir sahibi vardı. Önüne koyduğu…

okumaya devam