Sığacık’tayım. Denizin içine sessizce sokulmuş burunda, bir oteldeyim. Maya’da. Bir dinginlik, bir sakinlik… Kış güneşi altında kimsenin acelesi yok, her iş kendi kıvamında yürüyor, her şey kendi dingin temposunda deviniyor. Önümde kıyıya usul usul vuran deniz öyle, rüzgârda salınan zeytin ağacının dalları öyle, arkamda 2000 yıldır duran antik şehir Teos öyle… Otelin broşüründe okudum, “hızla yavaşla”. Bu söz bunları düşündürüyor, yazdırıyor şimdi.İstanbul’dan gelir gelmez ben de öyle yaptım galiba. Hızla yavaşladım. Bir de bunun zıttı gibi görünen ama aslında tamamlayıcısı bir söz var: “festina lente”.Aslı Yunanca, Latince’ye Erasmus tarafından çevrildiği…
okumaya devam