Seferihisar’ın bağlama hocası Murat Sincer: ‘Türküleri de sit alanı gibi görmemiz lazım’

Seferihisar sokaklarında sırtında sazıyla Murat Hoca’yı muhakkak görmüşünüzdür. Kimi zaman yalnız kimi zaman öğrencileriyle birlikte, bazen bir derse bazen koro çalışmasına yetişmeye çalışırken… Murat Sincer, Seferihisar Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu şefi ve bağlama öğretmeni. Aynı zamanda “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” bir ozan. Seferihisar’da ve müzik merkezinin bulunduğu Karabağlar’da bugüne dek yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, akademide ders vermiş. Bu arada iki albüm çıkarmış, bir bağlama metot kitabı yayımlamış.Hem kendisini tanımak hem de halk müziği üzerine düşüncelerini almak için söyleşiyoruz. Müziğe nasıl başladınız, halk müziğine nasıl yöneldiniz, yolunuzun çizilmesinde kimlerden etkilendiniz?…

okumaya devam

Fiziksel mesafeyi koruyalım, sosyal mesafeleri kaldıralım

Artık olağanlaştığı üzere, derginin periyodu yine aksadı. Ama bu sefer mazeretimiz büyük. Koskoca pandemi bütün dünyayı etkilemişken bizim küçük dergimiz bundan nasıl azade olsun… Biraz da bahane yaptık, yaz rehavetimizin kılıfı oldu, bunu da itiraf etmeden geçmeyelim.Yine de boş durmadık. Bu arada bir belgesel çektik. Köy-Koop İzmir Birliği’nin kuruluş hikâyesini anlatan, o dönemi yaşayanların tanıklıklarının anlatımlarına dayanan güzel bir belgesel oldu. Adı “BİR’lik”. Yandaki sayfada daha fazlasını okuyabilirsiniz. Bir de QR kod koyduk, youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz. Beğeneceğinizden ve Türkiye kooperatifçilik hareketinin çok önemli bir dönemi üzerine pek çok şey öğreneceğinizden…

okumaya devam

Sosyalleşmem lazım(mış!)

Bu sayıdan itibaren Duyarlı Keçi Sefer karakteriyle dergimizi renklendiren karikatürist Uğur Günel’le en az çizdikleri kadar eğlenceli bir söyleşi gerçekleştirdik. Uğur bize mizah sanatının inceliklerini ve yaşadıklarını hikâyelerine nasıl yansıttığını anlattı… “Çizerliğe ilk başladığım yıllarda bir İstanbul maceram oldu. Başlarda Leman dergisinde çiziyordum. O aralar Leman’la birlikte irili ufaklı birçok dergide küçük köşeler çizdim. Ama bu dergiler çok uzun ömürlü olmadı. Gırgır dergisi 2008 yılında yenilenmişti. Orada çalışan bir arkadaşım köşe çizecek karikatürist aradıklarını, benim işlerimi beğendiklerini söyledi. Gidip görüştük ve 2010 yılının Nisan ayında Gırgır’da çizmeye başladım. 2017 Şubat’ında…

okumaya devam

Kitap tanıtımı: Kooperatif deneyimleri üzerine kapsamlı bir analiz: Krize karşı kooperatifler

Gaziantep Üniversitesi’nden iki öğretim üyesi Doç. Dr. F. Serkan Öngel ve Doç. Dr. Uygar Dursun Yıldırım tarafından hazırlanan Krize Karşı Kooperatifler kitabı; son dönemde giderek artan Kooperatifleşme girişim ve eğilimlerine ilk elden ve temel meseleler bağlamında katkı sunan önemli bir çalışma. Yazarlar tarafından “Dayanışma, birlik ve mücadeleyle yaşamı kurmanın gücüne inanmaktan vazgeçmeyenlere ithaf edilen…” kitabın önsözünde, insanlık tarihi boyunca çeşitli biçimler altında kendisini gösteren örgütlenme ve örgütlenmeye dayanak oluşturan dayanışmanın birbirinden güç alma eylemi olduğunun altı çiziliyor. Tarih boyunca dayanışma eylemlerinin farklı formlar içinde kendini ortaya koyduğu, bu örgütlenme biçimlerinin…

okumaya devam

Önce duralım, bir sakin olalım

Bana “Zehirsiz ev mümkün mü?” diye soracak olursanız, kısa yanıtım hayır olur. Zehir dediğimiz kimyasallar, oturduğumuz binaların yapı malzemelerinden mobilyalarımızın cilalarına, giydiğimiz tekstil ürünlerinden yediğimiz içtiğimiz gıdaya kadar her yerde. Ama temizlik ve bakım ürünleri söz konusu olduğunda, zehirlerimizi tanımak ve bir kısmını kapıdan içeri sokmamak elimizde.Bundan böyle bu alan, bedenimizi, evimizi ve dolayısıyla çevremizi elimizden geldiğince zehirsizleştireceğimiz alan.Herkesin temizlik ve bakım anlayışı farklı olduğu için, genel geçer bir temizlik ve bakım alışkanlığı tanımlayabilmemiz mümkün değil. Karşılaştığım insanlarla neden temizlik yaptıkları ve temizlik ve bakım deyince ne anladıkları hakkında sohbet…

okumaya devam

Kırsalda yaşam, kentte yaşama karşı

Arazide yeterince gözlem yapmıştık. Güneş nerden doğuyor, nerden batıyor, mevsimsel etkiler, hâkim rüzgâr yönleri, arazi içindeki öğeler, eğimler, tepeler ve verimlilik, hepsine kafa yormuştuk. Permakültür tasarımlarına, mimariye çalışmıştık, arazideki yerel bitkilerin kataloğunu çıkarmıştık. Çevrede yaşayan, beslenen veya araziden gelip geçen yaban hayvanları ile tanışmıştık. Peki artık köyde kendi kendimize yeteceğimiz ve kendi yağımızda kavrulabileceğimiz bir hayata kavuşabilecek miydik? Bu “kahraman bakkal süpermarkete karşı” gibi kaybetmeli kazanmalı bir rekabet değil. Her yönden çetrefilli bir karşılaşma. Son 20 yılda ağır göçe maruz kalan büyük şehirler, eskisi gibi sınırları belirgin merkezler değiller. Köyler…

okumaya devam

Bıcık, Lap, Çakıldak, Kompir

Başlıkta yazanların ne olduğunu sanırım sadece Ödemişliler anladı. Ödemişliler dışında kalan okurlara belki kompir bir anlam ifade etmiştir ama Ödemişlilere ifade ettiği anlam değildir o. Ödemişliler patatese “kompir” derler. Hep öyle derlerdi, ben kendimi bildim bileli ve tabii öncesinde de. Sonradan fırında pişirilmiş patateslerin içine envaiçeşit garnitür konup tüketilen ve adına kumpir denen hızlı yemek çeşidi ortaya çıkınca kumpir adını tüm Türkiye duymuş oldu. Kompir yani patates malumunuz Ödemiş’te çok yetişir. Patates tarımının yaygınlaşmasında Doktor Mustafa Bengisu ve Şükrü Saraçoğlu’nun birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Ödemiş’i pilot bölge yaparak…

okumaya devam

Köy-Koop İzmir Başkanı Neptün Soyer’e kooperatiflerdeki canlanmayı sorduk: ‘Köylümüz toprağa küsmez, üretir, yeter ki satabilsin’

İzmir’in genelinde üretici pazarlarının sayısının artmasıyla birlikte kooperatiflerde de bir canlanma gözleniyor. Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer’e bu canlanmayı sorduk. Neptün Hanım’la Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nde buluştuk. Arı kovanı gibiydi. Neşeli bir telaş içinde bir yandan ertesi günkü pazara hazırlık, bir yandan internet siparişlerini yetiştirme uğraşı, bir yandan öğlen yemeğine gelecek mahalleli için yapılan yemekler. Seferihisarlı kadınların hiç yoktan var ettikleri bu yerin hikâyesi de gelecek sayıya o zaman. – İzmir öteden beri kendine has bir tarımsal kalkınma modeli geliştirmeye çalışan bir kent. Bu modelin en önemli öğesi de…

okumaya devam

Pagos Kadın Kooperatifi

İzmir’in midyesi Kadifekale’den gelir. Pagos Pazarı’nda midye üreten kadınların kooperatifini görünce yanaşmadan edemedik. Pagos Kadın Kooperatifi standında, kooperatif kurucularından Filiz Çakar’ın hem çayını içtik hem sohbet ettik. – Ne zaman kuruldu kooperatifiniz?– Ağustos ayında. Mahalleli kadınlar olarak yaklaşık üç yıldır kooperatifleşmeye çalışıyor, eğitimler alıyorduk. Nihayet bu yaz kurduk kooperatifimizi. – Midyeden başka şeyler de var standınızda, neler üretiyorsunuz?– Esas midye tabii ama onun yanında içli köfte, Mardin kömbesi, börek, sarma var. Kadınlarımızın çoğu daha önce hiç dışarıda çalışmamış, ev hanımı. Övünmek gibi olmasın elimizin lezzeti de var. Ama esas ürünümüz…

okumaya devam