Kitap tanıtımı: Kooperatif deneyimleri üzerine kapsamlı bir analiz: Krize karşı kooperatifler

Gaziantep Üniversitesi’nden iki öğretim üyesi Doç. Dr. F. Serkan Öngel ve Doç. Dr. Uygar Dursun Yıldırım tarafından hazırlanan Krize Karşı Kooperatifler kitabı; son dönemde giderek artan Kooperatifleşme girişim ve eğilimlerine ilk elden ve temel meseleler bağlamında katkı sunan önemli bir çalışma. Yazarlar tarafından “Dayanışma, birlik ve mücadeleyle yaşamı kurmanın gücüne inanmaktan vazgeçmeyenlere ithaf edilen…” kitabın önsözünde, insanlık tarihi boyunca çeşitli biçimler altında kendisini gösteren örgütlenme ve örgütlenmeye dayanak oluşturan dayanışmanın birbirinden güç alma eylemi olduğunun altı çiziliyor. Tarih boyunca dayanışma eylemlerinin farklı formlar içinde kendini ortaya koyduğu, bu örgütlenme biçimlerinin…

okumaya devam

Balıkçılık mı? Bir dokun bin ah işit…

Şarap Tanrısı Dionysos’un memleketi Sığacık küçük bir balıkçı köyü. İzmir’e uzaklığı 45 dakika. Büyük denizci Piri Reis Sivrihisar Limanı’nda sığlık diye tanımlamış burayı. Hâliyle bugün hâlâ, zeytincilik, narenciye ve turizmin yanı sıra balıkçılık da önem taşıyor köy halkının geçiminde. İzmir’in doğal dokusunu korumak için direnen son kalelerden bir tanesi olan Sığacık’ta, balıkçılar da direniyor babadan kalma bu yaşamı sürdürebilmek için.Sığacık’ta levrek, çipura, mercan, barbun, istakoz, böcek, karagöz (kaşlıca), kupes, sinarit, orfoz, iskarmoz (Akdeniz barakudası), ahtapot, kalamar hepsi var. İster kıyıdan olta ile ister tekne kiralayıp denizde orta su veya dip…

okumaya devam

Yavaş giyim, doğal boyama ve doğal baskı üzerine Beste Bonnard ile söyleşi: Doğanın renkleriyle bezenmek

Geçen sonbahar Facebook’ta İstanbul’daki bir atölye duyurusunu görmüştüm, keşke İzmir’de de olsa demeye kalmadı, birkaç hafta sonra aynı atölyenin İzmir’de yapılacağını gördüm. Hemen kayıt oldum ve belirtilen tarihte heyecanla Seferihisar’dan İzmir’e gittim. Konu çok enteresandı: ecoprint yani çeşitli bitki ve yapraklarla kumaş üzerine doğal baskı. İlk etapta böyle bir şeyi duyunca ve ilk deneyimi yaşayınca benim dahi aklıma “ben bunu hemen öğrenir, para bile kazanırım” fikri oluştu. Ne kadar yanılmışım. İşin içine girince, eğitimi veren Beste Bonnard’ı tanıyıp kendisini takip etmeye, doğal boyama ve bitkilerle baskının felsefesini öğrenmeye başlayınca, şöyle…

okumaya devam

‘Köylü ürettiğini satarak mutlu olsun, tüketici aldığı üründen mutlu olsun, bizim derdimiz bu’

  Seferihisar Belediyesi Tarımsal Hizmetler Sorumlusu Şevket Meriç ile söyleşi: “Tarımsal üretimin yerel ve belki daha fazla genel etkenlerden dolayı hak ettiği maddi karşılığı bulamaması, insanların ürettikleriyle geçinememesi… Bu Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Seferihisar’da üreticiye verilen bu tür destekler sayesinde insanlar köylerinde kazandıklarıyla geçimlerini sağlayabiliyorlar.” Yıllardır bütün ülke tarımda kötüye gidişi tartışıyorken, bazı illerimizde son on yılda kırsal nüfus üçte bir, dörtte bir oranında azalmışken, Seferihisar tarım odaklı bir yerel kalkınma yönünde adımlara sahne oluyor. Elbette sorunları bitmiş değil, ama Seferihisarlı çiftçiler, Belediye’nin önayak olduğu girişimlerle, ekonomik ve fiziksel…

okumaya devam

Kadının işi yok

Melda Onur “Vekil vekil! Bana işe engel olmaktan dava açıyorlar. Peki ya benim işim ne olacak?” Elini kolunu sallayarak öfkeyle derdini anlatmaya çalışan kadın, Erzurum’un Tortum İlçesi’nin Bağbaşı köyündendi. 2011 senesi sonlarıydı. Yeni milletvekiliydim ve yerel mahreçli bir gazete haberinde okuduğum “Leyla HES eylemine gitti diye babaannesi ile görüşmesi yasaklandı” cümlesiyle kendimi Bağbaşı’nda bulmuştum. Çevre konusunu takip edenler, köyündeki kadınlarla birlikte, derelerine HES yapacak şirketin kepçesinin önüne geçince başına gelmedik kalmayan Leyla Yalçınkaya’yı hatırlarlar. Taşeron inşaatçının işine engel olmak ve jandarmaya mukavemetten neredeyse 5 köyün yargılandığı davada, henüz 17 yaşında…

okumaya devam

Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Özcan Kokulu ile söyleşi: Zeytinyağının üç bin yıllık vatanı

  Gödence İzmir’in en güzel köylerinden biri. İzmir’in akciğeri olan Kızıldağlar’a yerleşmiş, göz alabildiğince uzanan kızılçam ormanlarına tepeden bakıyor. Küçük bir köy, nüfusu üç yüz civarında. Köye girer girmez, belki de görebileceğiniz en güzel mor salkımlarla karşılaşıyorsunuz. Köyün meydanı Necati Cumalı’nın ismini taşıyor, resmî olarak değiştirilmiş olsa da hâlâ böyle anılıyor. Kahvesiz köy meydanı olmaz, soldakine oturursanız meydanın serinliği eşliğinde kahvenizi yudumlayarak köyün yerlileriyle kaynaşmanız, sağdakine oturursanız arka taraftaki terasında eşsiz manzaranın tadını çıkarmanız mümkün. İster Seferihisar’ın içinden, ister İzmir’den gelirken Bademler kavşağından yukarı doğru tırmanarak çıkabilirsiniz Gödence’ye. Daha etraflı…

okumaya devam