Uygarlık buğdayla başladı

Yaklaşık 14.000 yıl önce Güneydoğu Anadolu’da Urfa civarında başlayan insanla buğdayın aşkı, insanı yerleşik yaşama geçirmiş, tarıma başlatmış ve çok uzun bir süre yayılmadan aynı bölgede kalan bu ikili, yani insan ve buğday, bundan sonra iyice ayrılmaz olmuşlardır. Buğday, hızla yeni yaşam alışkanlıkları geliştirir. Charles Darwin “Petrole sahip olan, devletlere sahip olur; gıdaya sahip olan halklara.” Bu sözün 1974 yılında o dönemin ABD dışişleri bakanı olan Henry A. Kissinger tarafından söylendiği iddia edilir. Elbette gıda kaynakları içinde de birinci sırada gelen buğday bu sözü doğrularcasına insanlık tarihinin biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır.…

okumaya devam

Tanrılar, keçiler ve şarap ve kahve

Homeros’un Odysseia’sında Tanrılar Kralı Zeus, kızı Helena’ya “üzüntüleri ve öfkeleri ile bütün acı anılarını geride bıraktırma gücüne sahip” bir içecek sunarken, Tanrılar Olimpos Dağı’nda kahvenin tedavi edici gücü ile insanlığa şifa dağıtırlarmış. Seferihisar’ı anlamak için uzaktan bakmak yetmiyormuş… Acaba Seferihisar’a gelip de, kalbini buraya teslim etmeden evine geri dönmüş kimse var mıdır? “Cittaslow” yani “yavaş şehir” Seferihisar… Büyük şehirlerden bıkmış, yaşamın gerçek amacını keşfetmekten yorulmayan dingin ruhların huzur bulduğu yer! Hemen yanı başındaki Sığacık’ın ise dar, ara sokakları nasıl da kabına sığmaz masum bir çocuk edasında! Teosluların baş tanrısı Dionysos…

okumaya devam

Denize sahip çık

Balıkçılık baba mesleğim. Denizde doğdum, denizde büyüdüm. Sığacık’ın eskilerindenim. Fırsat buldukça Seferi Keçi sayfalarında size hem Seferihisar’da geçmiş yaşantımızdan bahsedip anılarımı tazeleyeceğim. Hem de en iyi bildiğim konuda, deniz ve balıkçılık konusunda tecrübelerimi paylaşacak, önemli bulduğum noktalara dikkatinizi çekeceğim. Bu sayıda balıkçılığın en genel sorunlarından başlayalım. Vira bismillah. Çupra, levrek ve daha birçok türün erkeği, dişi ile teması olmadan yumurtayı döller. Dişi balık bir aya yakın zaman dilimi süresince karnında olgunlaşmış yumurtaları bırakır. Erkek balık bıraktığı spermle saliseler içinde bu yumurtaları döller. Bu yumurtlama ve dölleme süreci bir ay kadar…

okumaya devam

Tunç Soyer’e yavaşlık ve kalkınmayı sorduk: ‘Başarmamız gereken: Küçük üreticiye ve kıra dayanan, doğayla uyumlu bir kalkınma’

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ile söyleşi: Köklerine sahip çıkmak ve onları korumak, orada saplanıp kalmak anlamına gelmiyor. Aksine sağlıklı bir gelişmenin ve ilerlemenin yolu buradan geçiyor. Köklerini koruyarak, buradan güç alarak… Ben köyü ve küçük üreticiyi koruyan bir kalkınmadan, ilerlemeden bunu anlıyorum.   -Seferihisar Belediyesi’nin küçük üreticinin desteklenmesine özel bir önem verdiğini biliyoruz. Sistemin büyük ölçekli üretim üzerine kurulduğunu düşünürsek, dünyanın tersine mi gidiyorsunuz? – Aslında pek öyle değil. Şuradan başlayalım. Kapitalist üretim ilişkileri sanayi devriminden sonra hız ve büyüklük fetişleri ile beslenerek büyümüş, bunu görüyoruz. Sanayide, tarımda, turizmde…

okumaya devam

‘Köylü ürettiğini satarak mutlu olsun, tüketici aldığı üründen mutlu olsun, bizim derdimiz bu’

  Seferihisar Belediyesi Tarımsal Hizmetler Sorumlusu Şevket Meriç ile söyleşi: “Tarımsal üretimin yerel ve belki daha fazla genel etkenlerden dolayı hak ettiği maddi karşılığı bulamaması, insanların ürettikleriyle geçinememesi… Bu Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Seferihisar’da üreticiye verilen bu tür destekler sayesinde insanlar köylerinde kazandıklarıyla geçimlerini sağlayabiliyorlar.” Yıllardır bütün ülke tarımda kötüye gidişi tartışıyorken, bazı illerimizde son on yılda kırsal nüfus üçte bir, dörtte bir oranında azalmışken, Seferihisar tarım odaklı bir yerel kalkınma yönünde adımlara sahne oluyor. Elbette sorunları bitmiş değil, ama Seferihisarlı çiftçiler, Belediye’nin önayak olduğu girişimlerle, ekonomik ve fiziksel…

okumaya devam

Doğanın coğrafyamıza özel bir armağanı: Hurma zeytin

Terra Madre (toprak ana) günü bu yıl Seferihisar’da Beyler Köyü’nde bir etkinlikle kutlandı. Slow Food gönüllülerinin katkılarıyla düzenlenen etkinlikte geleneksele yemekler yapıldı, tarhana çorbası, istiridye mantarı, çalkama ve ata ekmeği dağıtıldı. Bu etkinliğin özel bir amacı da yöreye has bir zeytin olan hurmanın değerine dikkat çekmekti. Biz de etkinlikte rastladığımız, tarım alanında uzman gazeteci ve danışman Tuncer Beybağ’a sorduk, nedir bu hurma zeytin? Seferihisar’da halk bu zeytine furma zeytin der. Ama asıl ismi bütün her yerde hurma zeytindir. Hurma zeytin dünyada başka hiçbir ülkede olmayan çok özel bir zeytindir, sadece…

okumaya devam

Alplerde bir Dersimli: Ekber abi ve dağ keçileri

Devam etmeyeceğini söylediğinde zirveye aşağı yukarı beş yüz metre vardı. Karla kaplı, kısmen düz bir bölgedeydik. Hava şartları tek kelimeyle mükemmeldi. Doğa, tadına doyum olmaz bir güzellik sunuyordu. Biz Hochschwab dağ grubunun doruk noktasını (2.277 m) hedeflerken Ekber abi tek bir iyi karenin peşindeydi. Hiç olmazsa bir dağ keçisini* bir kayadan diğerine atlarken görüntülemek istiyordu. Uzun ve zorlu bir yolculuğun sıradaki durağıydı bu kare. Hikâye ise onlarca yıl öncesine dayanıyordu. İlk makine ve yaban hayatı Yaklaşık 20 yıldır Avusturya’nın St. Pölten isimli kentinde yaşayan Ekber abi, ilk fotoğraf makinesini İstanbul›dayken…

okumaya devam

Görünmeyen emek, sesini yükselt

Ulamış köyünden duvar resmi. Foto: Abdulhakim Bağış “Kadının güçlenmesi, daha önceden yoksun bırakıldığı iradesini ve karar verme yetisini kullanma ve yaşamı için tercihler yapabilme hakkını kazanması olarak tanımlanıyor. Hangi konuda becerisi varsa bunu üretime dönüştürerek kendi parasını kazanabilmek, ev içi emeğin tüketici döngüsünden çıkıp kendine ait sosyal ve ekonomik bir alana sahip olmak kadınlara özsaygı ve özgüven duygusu kazandırıyor.” Kadınlara yönelteceğim bir soruyla başlamak istiyorum: “Görünmeyen emek” nedir? Her türlü tanımı bir yana bırakıp düşündüğünüzde, aklınıza gelen ilk cümle ne? Sizin yerinize ben cevap vereyim: “Bütün gün ne yapıyorsun ki?”…

okumaya devam

Kendimi Neden Bu Şehirde Öldürdüm?

Hani uzak ülkelerde ölmek için gidilen kutsal şehirler vardır ya, inananlar nehrin kıyısındaki harabe tapınaklarda kirli döşeklere uzanıp usulca ölümü beklerler ya, ben de onlar gibi, bu şehre çok uzaklardan ölmek için… kendimi öldürmek için geldim. Aslında bıraksalar doğduğum yerde de ölebilirdim. Zamanı gelince, kendiliğinden. Ama hayat beni rezil bir değnekle dürttü. Kalk, deliliğin peşine takıl, akılsızlığın peşine, hırsın peşine, inançsızlığın peşine takıl, kalk o şehre git, sokaklarında dolaş, kuytularında seviş, tepelerinde öldür, çukurlarında öl dedi. Şehre geldiğim ilk günden beri kılıktan kılığa girer, tehlikelerden tehlikeler seçerim. En sakin mahallede,…

okumaya devam

Çocukluk Çağı Obezitesi

Sosyal Haklar Derneği Gıda Hakkı Çalışma Grubu “Çocukluk Çağı Obezitesi Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı. Raporda obezite farklı yönleriyle ele alınıyor; özellikle yüksek miktarda yağ, şeker ile tuz içeren ve abur cubur diye tanımlanan gıdaların çocuklar açısından taşıdığı tehlikelerin altı çiziliyor. Günümüzün en ciddi sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilen obeziteyle mücadele için kapsamlı öneriler de raporda mevcut. Nilüfer Oktay’ın Seferi Keçi için özetini hazırladığı çalışmaya http://sosyalhaklarderneagi.org’dan ulaşılabilir. Raporu hazırlayan gıda mühendisi Dr. Bülent Şık, KHK ile üniversitedeki işinden çıkarılan akademisyenlerden ve görüldüğü gibi, toplum için bilim üretmeye devam ediyor. “Obezite sorunu…

okumaya devam