Kahve içerken düşünen bir toplumuz… Hatta, dünyayı yöneten liderler, araştırmalara yön veren akademisyenler uyandıklarında ilk önce bir fincan kahve içiyorlar! Vakti zamanında Sigmund Freud’un da elinden kahve düşmediği söylenir…Hatta en çok da Viyana’nın sofistike kahve dükkânı Cafe Landtmann’a gidermiş. Onu gazetesini okuyup, kahvesini içerken hayal etmek çok da zor değil.. Psikanalizin temellerini inşa ederken, acaba aşırı doz kahve içmiş midir? Ancak Freud bu! Açığa vurulmamış duyguların hiçbir zaman ölmeyeceğine dair inancıyla, bir değil art arda on fincan kahve içirir insana! Geçmişte, kahvenin iyisi de kötüsü de keyif verirken, artık ‘kaliteli’…
okumaya devamKategori: Yazanlar
Gemici böreği, buruşuk bezelyeler ve gemiden kaçış üzerine
Mekân değiştirmek bunu yapabilecek insan için kaçışın en somut ve kesin hareketi olarak görülür. Ama ne çelişkidir ki, insan kaçtığı andan itibaren en çok da geçmişiyle sarmalanır. Gece rüyasında, gündüz yeni kentin sokaklarında bir hareket, bir görüntü, bir ses alır onu yakalar. Bu çelişkinin söz konusu olduğu kaçış planlarında paradoksun temel kaynağı sanırım bu denklemde genellikle hesaplanmayan hız faktörü. Hız ya da yavaşlık, hatırlama ve unutmayla doğrudan ilişkili kavramlar. Hatırlamak istiyorsan yavaşla, unutmaya niyetliysen koş! Planlı yaşamak hakkında beceri geliştirememiş insanlardan biri olarak ben de bu denklemi eksik kurmuş olmalıyım…
okumaya devamKavak ağacı
Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Adımlarının ağırlığından ve duraksamalardan belliydi ki uzun bir yol almıştı. Yavaşlayıp vadiden aşağıyı izlemeye koyuldu. Yere çömeldi, elindeki küçük çubukla önündeki kuru toprağı ileri geri eşeledi. Bir şey hatırlamış gibi başını kaldırdı, elindeki çubuğu sanki az önce önündeki toprakta oyaladığı düşüncelerin ağırlığıyla birlikte yana doğru fırlattı. Ve önündeki alabildiğine açık derinliği, vadiyi seyretmeye koyuldu tekrar. Kavak ağacının ne çok yaprağı vardı. İnce uzun gövdesi, tazecik parlak yeşil yaprakları… Gövdesi gibi uzun gölgesi. Ses duymuş gibi yerinden hızlıca kalktı, arkasına baktı birini bekliyormuş gibi, yeniden…
okumaya devamAv düzenliyor birileri kör karanlıkta
Kapı tam üç kez çaldı. Sokakta rüzgar yoktu. Tam üç kez sessizlik oldu. Pimapen kapılı tek katlı bir evde; dört kadın, üç çocuk ve demli çay… Üç adam, dört asker,iki sivil… Ev doldu yeniden. Taştı pencerelerden anlaşılamayan bir gürültü… Kadın bağırdı zamanın ve sesin hızını aşıp “niye geldiniz?..” Üç kez yine sessizlik oldu. Sivil adam asker adamı hafifçe öne itti. “Bişey demeye geldik” dedi. “Niye geldiniz?” diye gürledi kadın; içi aktı sonra. “Bişey demeye geldik” dedi asker tekrar. Sonra bir şey diyemedi. Bir çocuk vurmuş sahile. Biri vurulmuş, biri acıkmış,…
okumaya devamSakin adam güncesi -4
Merhaba sevgili okur. Güzel bahar aylarının ardından yeniden sizlerle beraber olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bahar erken açan mandalina çiçeklerinden gelen mesajla güldürmüştü yüzlerimizi. Taşranın dar sokaklarında öksüren kömür dumanı, yerini ıhlamur ve yasemin esansına bırakmıştı. Yumuşak geçen kıştan pek şikayetçi değildik. Bahar zaten bizim mevsimimiz. Nihayetinde ılıman iklimin insanlarıyız. Nihayet yaz geldi. Sakin kentimizin ismiyle kontrast oluşturan popülaritesi de yeniden yükselişe geçti. Normal şartlarda en fazla dört kişinin yan yana yürüyebileceği Sığacık Kaleiçi’nin dar sokaklarına, yüzlerce ziyaretçi eşzamanlı intikale başladı. Şimdi yerli halkın bahçelerinden topladıkları meyve ve sebzeler tezgahlara sıralanacak. Evlerinde…
okumaya devamYavaş Şehir Gezgini: Orvieto ve Şavşat
Cittaslow’un mabedi Orvieto Orvieto, Roma’ya 1 saat 20 dakika uzaklıktaki Terni iline bağlı, tepe üzerine kurulu bir köy. Ama sıradan bir köy değil, Dünya Cittaslow Başkenti… Etrüskler zamanından bu yana surları ve yapıtları ile varlığını sürdürüyor. Kentin tarihi de 1800 ile 2000 yıl öncesine dayanıyor. Kurulu olduğu tepe 1 milyon 400.000 bin yıl öncesinde okyanus altındaymış, 400.000 yıl öncesinde su seviyesinden biraz yüksekte olduğu hesaplanıyor, günümüzde ise dağ denilebilecek kadar yüksekte. Şehri özel kılan çok şey var, ben birkaçını paylaşmak istiyorum. Varlığı Roma İmparatorluğu’ndan çok öncelere dayanan bir kavim olan…
okumaya devamYaşamın sürekliliği için yerel tohumların önemi ve Takas Şenlikleri
En iyi tohum bankası topraktır, her yıl bu tohumlarla üretim yaparak sürekliliğini sağlayan insanlardır. Zaten bin yıllardan beri yerel tohumlar bu günlere böyle gelmiştir. Yerel tohumları koruyup yaygınlaştırarak gelecek kuşaklara aktarmak en önemli sorumluluğumuzdur. Çokuluslu şirketler tüm dünyada her alanda olduğu gibi tarım alanında ve dolayısıyla tohumlar üzerinde de egemenlik kurmaya başladılar. Bundan dolayı yerel tohumlar hızla yok olmaya başladı ve bu tohumların geleceği, yani yaşamın sürdürülebilirliği tehlikeye girdi. Bu yüzden birçok ülkede küçük çiftçiler ve tüketiciler yerel tohum hareketleri içinde örgütlenmeye başladılar. Bir düşünelim tohumsuz bir yaşam olabilir…
okumaya devam2016 yılında keşfedilen endemik bitkilerimiz
Tamamına yakını lokal ve tehlike altında, elle bir çırpıda sayılabilecek sayılarda olan bu endemik bitkilerimizin çaresiz hastalıklar için ilaç hammaddesi içerebilme, anasonda olduğu gibi tarım bitkileri için de bir gen kaynağı olabilme potansiyelleri vardır. Ancak korunmaları için mutlaka bir işe yaramaları gerekmez, onlar milyonlarca yıldır Anadolu’nun gerçek sahibidirler ve saygıyı, korunmayı sırf bu yüzden hak ederler. Heyecan verici bir doğası vardır Türkiye’nin. Engin ovalarında ilerlerken aniden karşınıza yüce bir dağ çıkabilir, bir dağın kurak ve kavruk bir yüzünün aksine öbür yüzünde sizi sürekli nemli bir iklim karşılayabilir. Deniz seviyesinden beş…
okumaya devamİzmir
İzmir, adına yazılan her şiir aşk ve dişilik kokan şehir. Şairin dediği gibi denizi kız, kızı deniz, sokakları hem deniz hem kız kokan şehir. Ozanların atası Homeros’un doğum yeri, Victor Hugo’nun Egeli prensesi. Eğer ünlü Fransız edebiyatçı, bir kez solusaydı İzmir’in havasını, prensesinin yüreğinin efeler gibi attığına da tanık olurdu hiç kuşkusuz. Nereden başlanır, nasıl anlatılır bu kadim şehir? Yıkımlara, salgınlara, depremlere, yangınlara rağmen beş bin yıldır varlığını sürdüren bir kenti tanıtmak için önce onu iyi anlamak; anlamak için de asıl kimliğini ortaya çıkarmak gerekir. Her kentin kurumsal bir kimliği…
okumaya devamModernitenin ‘hız’la imtihanı
“Hız”lı yaşam tarzları bedensel ve ruhsal sağlık problemlerinde artışa ve genç yaşlardan itibaren stres temelli sağlık sorunlarında artışa neden oluyor. Diğer yandan “hız”ın esiri ve kapitalist ekonomik sistemin parçası olan insanlığın daha çok tüketime yönelme arzusu sonucu doğal kaynaklar hızla tükeniyor. Modern yaşamın sunduğu olanaklar bir taraftan “hız”lanmamızı sağlarken diğer taraftan da bizi “hız”ın esiri haline getirmiş durumda. Yani bir yandan o çok hızlı arabamıza binip, en hızlı kasalarında alışveriş yapabileceğimiz, en marka(!) ürünleri satın alabileceğimiz, indirimli(!) ürünlerden daha fazla alabileceğimiz süpermarketlere ya da mağazalara koşarken bir taraftan da istediğimiz…
okumaya devam