Kahve içerken düşünen bir toplumuz… Hatta, dünyayı yöneten liderler, araştırmalara yön veren akademisyenler uyandıklarında ilk önce bir fincan kahve içiyorlar! Vakti zamanında Sigmund Freud’un da elinden kahve düşmediği söylenir…Hatta en çok da Viyana’nın sofistike kahve dükkânı Cafe Landtmann’a gidermiş. Onu gazetesini okuyup, kahvesini içerken hayal etmek çok da zor değil.. Psikanalizin temellerini inşa ederken, acaba aşırı doz kahve içmiş midir? Ancak Freud bu! Açığa vurulmamış duyguların hiçbir zaman ölmeyeceğine dair inancıyla, bir değil art arda on fincan kahve içirir insana! Geçmişte, kahvenin iyisi de kötüsü de keyif verirken, artık ‘kaliteli’…
okumaya devamYazar: Başak Tolga
Tanrılar, keçiler ve şarap ve kahve
Homeros’un Odysseia’sında Tanrılar Kralı Zeus, kızı Helena’ya “üzüntüleri ve öfkeleri ile bütün acı anılarını geride bıraktırma gücüne sahip” bir içecek sunarken, Tanrılar Olimpos Dağı’nda kahvenin tedavi edici gücü ile insanlığa şifa dağıtırlarmış. Seferihisar’ı anlamak için uzaktan bakmak yetmiyormuş… Acaba Seferihisar’a gelip de, kalbini buraya teslim etmeden evine geri dönmüş kimse var mıdır? “Cittaslow” yani “yavaş şehir” Seferihisar… Büyük şehirlerden bıkmış, yaşamın gerçek amacını keşfetmekten yorulmayan dingin ruhların huzur bulduğu yer! Hemen yanı başındaki Sığacık’ın ise dar, ara sokakları nasıl da kabına sığmaz masum bir çocuk edasında! Teosluların baş tanrısı Dionysos…
okumaya devam