Kolektif aklın söz sahibi olduğu, taşranın duyargalarını açacak şeffaf bir kent yönetiminin irade gösterdiği, gönüllülük esasıyla yürüyen birlikteliklerin inşa edildiği, kültürel değerlerin yeni kuşaklara acele etmeden aktarıldığı, dayanışmacı ekonomik örgütlenme modellerinin kurulduğu, doğayla ilişkide acelecilik ve tüketimin değil geri dönüşümün ve üretkenliğin esas alındığı ve en önemlisi de yüz yüze ilişkilerden beslenen sahici bir toplumsal ilişki ağının örülmesiyle, kendisine atfedilen tüm o kasvetli imgeleri tersine çeviren bir taşra mümkün olabilir. Taşra kelime anlamı olarak merkezde olmanın, şehirli olmanın karşıtı olarak karşımıza çıkıyor. “Dış” kelimesinin eski telaffuzuyla “taş”tan türeyerek “dışarısı” anlamına…
okumaya devam