İzmir iki teker üstünde

Bu sayıda İzmir ve bisikleti konuşacağız. Çünkü bisikletli bir İzmir daha güzel, daha yaşanabilir bir kent olacak. Bu konunun iki önemli paydaşı var. Birincisi halk, yani bu konu özelinde, sayıları hızla artan bisikletçiler ve onların sivil toplulukları… İkincisi de yerel yönetim. İzmir’i daha bisikletli bir kent haline getirmenin esas dinamiği de, bu iki paydaş arasındaki işbirliği; birbirini tamamlayan, zorlayan, yeri geldiğinde dürtüp harekete geçiren ilişki… Biz de bu dosyamızda iki tarafın da görüşlerine yer verelim dedik.
İzmir’de bisikletçilerin oldukça geniş, etkili ve cıvıl cıvıl bir sivil toplum yapısı var. Bu alanda Türkiye’de pek çok ilk, İzmir’den… Akşam bisikletçileri, kadın bisikletçiler ve üstelik “süslü kadınlar”, engelleri bisikletle aşanlar, bisikleti bir dayanışma aracı olarak görenler, kooperatifçiler, hafta sonu gezenler… Hepsine yer verebilsek ne güzel olurdu, ama ne mümkün… Bu sayıda sadece kent ve bisiklet sorununa eğilen, bu alandaki hareketlere önayak olmuş birkaç kişinin görüşlerini aktarmakla yetindik. Ama sıkıntı yok, Seferi Keçi’nin sayfaları bisikletçilere her zaman açık. Şimdi ilk söz, Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Platformu (BUGEP) kurucularından Mustafa Karakuş’ta…

 

BUGEP kurucularından Mustafa Karakuş:
“Bisiklete yönelik net politikalar için ısrarcı olacağız”

BUGEP kurucularından Mustafa Karakuş.

– BUGEP nasıl oluştu, nereden doğdu bu ihtiyaç?
– Mustafa Karakuş: “İzmir’de İşe Bisikletle Gidenler” diye bir grubumuz vardı. Facebook’ta kurduğumuz, bir grup ya da topluluk ayırt etmeksizin İzmir’deki bisiklete binen herkesi kapsayacak şekilde oluşmuş bir gruptu. Burada bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanan, işe, okula, alışverişe kısaca her yere bisikletle giden kişiler olarak bilgi ve deneyim paylaşımı yapıyorduk. Şehir içinde iki nokta arası en uygun rotalar, bisiklet yollarının durumu, bisiklet ekipmanları, güvenli sürüş konularında çeşitli paylaşımlarda bulunduk ve giderek çekirdek bir kitlenin oluştuğunu gözlemledik. İlerleyen zamanlarda şehrimizdeki bisikletli ulaşım altyapısı konusunda hem yerel yönetimler hem de diğer kamu kuruluşları ile resmi düzeyde bağlantı içinde olmak ve süreçlerin içinde sivil bir oluşum olarak yer almak için bu grubumuzu bir platform haline getirme fikri gündeme geldi.

 

– Herkesi kapsayan bir grup dediniz ama belli ilkeleri vardır muhakkak?
– BUGEP olarak ilk etapta yapısal kurgu ve işleyiş hedeflerini önde tuttuk. Yatay hiyerarşiyi önemsiyoruz. Başkan, lider gibi unvanların olmadığı, demokratik bir yapıda, ancak bir şeyi gerçekleştirmek için yola çıkıldığında uzun tartışmalar, toplantılar içinde kaybolmayan, karşılıklı güven ve anlayışa sahip bir yapı ve işleyiş hayali kurduk. Bunun için ilk etapta 5 kişi olarak başladığımız yolda “mutlaka bizimle olmalı” dediğimiz, hayalini kurduğumuz yapı ile doku uyuşmazlığı yaşamayacak, kentin farklı farklı noktalarında bisikleti ulaşım amaçlı kullanan, tecrübeli ve yetkin olduğunu düşündüğümüz bazı arkadaşlarımızı aramıza dâhil ettik. Hepimizin mensup olduğu ayrı ayrı bisiklet grupları var. Kimimiz kurucusu, kimimiz yöneticisi. Ancak BUGEP altında bu grupların birer temsilcisi olarak değil bireysel olarak “bisikletli ulaşım” odaklı çalışmalar yapmak için gönüllü olarak bulunuyoruz. Bir diğer ilkemiz de gönüllülük. Günlük hayatında farklı uzmanlık alanlarına sahip, bisiklet ile doğrudan geçim ilişkisi olmayan kişilerin bu yapının merkezinde olması temel ilkelerimizden.
Hedeflerimiz ise esas olarak var olan bisikletli ulaşım altyapısının korunması ve geliştirilmesi, bisikletin diğer ulaşım ağları ile entegrasyonu ve şehir içinde ulaşım amaçlı bisiklet kullanımının yaygınlaşması için çeşitli eğitim ve farkındalık çalışmaları yapan bir yapı oluşturmak, bunu kişilere bağlı değil yapıya bağlı olarak sürdürülebilmesini mümkün kılmak.

– Neden ulaşım aracı olarak bisiklet? Bunun kolaylıkları ve faydaları ne?
– En basitini söyleyeyim, düşünülenin aksine daha hızlı… Eviniz ile işiniz arası eğer 5-10 km gibi bir mesafede ise, sabah ve akşam gidiş gelişlerde özel araçtan daha hızlı bir ulaşım aracıdır bisiklet. Bu yaşadığınız semte göre değişiklik gösterebilir ancak bisiklet konusunda farkındalık da ancak trafikte bisiklet ile sürerek oluşuyor. Bu konuda biraz diretmek, inat etmek gerekiyor. Çünkü yollarında hiç bisiklet olmayan bir kentte bisiklet kültürü kendiliğinden oluşmaz.

– Nasıl olacak peki bu, sadece bisikletçilerin diretmesiyle mi?
– Tabii ki sadece bu yeterli değil. Bu konuda yerel yönetimlere ve kamu kurumlarına büyük görev düşüyor. Bisikletli ulaşım altyapısı ve farkındalık çok önemli. Yayalaştırma projeleri ile şehirlerde yaya ve bisikletlilere demokratik alan paylaşımı doğrultusunda çalışmalar yapmalı yerel yönetimler. Şehri planlarken ya da yeni yerleşim alanları oluştururken otomobillere dayalı bir planlama değil yaya öncelikli planlar yapılması gerekiyor. Bisiklet değil yaya diyoruz çünkü bisiklet savunusu içinde sadece bisiklet yoktur. Bu aynı zamanda yaya ve engelli erişimini de içerir. Biz bisiklet kullanıcıları olarak şehrin çeşitli ilçelerine dağılmış bisiklet gruplarında yeni bisiklet kullanıcılarının sürüş, ekipman ve alışkanlık olarak bisiklet kullanıcısı olma yolunda ilerlemesini hızlandırma görevini zaten üstlenmiş durumdayız. Aynı zamanda kurum ve kuruluşlara da bu konuda daha hızlı şekilde bisiklete yönelik net politikalar oluşturmaları konusunda ısrarcı olacağız.

– İzmir’in altyapı bakımından durumu ne? Bisiklet yollarını yeterli buluyor musunuz?
– İzmir’de kıyı şeridine hapsolmuş bisiklet yollarına ilave olarak gerçekten şehrin iç semtlerine de bisikletli ulaşımı sağlayacak bağlantı yollarına ihtiyacımız var. Bornova, Buca, Gaziemir, Karabağlar, Çiğli gibi iç kesimde kalan ilçelerimize bisikletli ulaşım yolları gerekiyor. Üçkuyular Sasalı güzergâhında Alsancak’ta tehlikeli bir kesintiye sahip olan bisiklet yolunun yeni katılımlara katkısı çok büyük. Ayrıca olması gereken, yeni bisiklet yolları için yaya ve peyzaj alanlarından kırparak değil, otomobillere ayrılmış yollardan alan bir planlamanın yapılması. Aynı zamanda konumuz sadece yol da değil. Güvenli bisiklet park yerleri ve diğer ulaşım modlarına yani metro, İZBAN, vapur, otobüs ile bisikletli ulaşımın entegrasyonu da ana konularımız içerisinde.

–  Tüm bu konularda çözüm üretilmesinde bir etkiniz olabiliyor mu? 
– Makro sorunlar ve planlamalar konusunda yerel yönetimler ile irtibat halinde süreçlerin içinde yer alarak, çözümün parçası haline gelmek bizim sürekli gündemimizde. Buna sadece BUGEP üzerinden bakmak yanlış olur. Sivil bir bisiklet hareketinin etkinliği 2010’lara, hatta lokal olarak daha eskilere dayanıyor. İzmir Bisiklet Derneği’nin yaptığı çalışmalar var. İzmir’de bisikletlilerin, toplu ulaşıma bisikletin entegrasyonu konusunda çok önceden yaptıkları önemli işler var. Örneğin metroya bisikletle binebilme önündeki engelleri bisikletçilerin eylemleri ve baskıları kaldırmıştır. İzban’daki benzer engeller “Tekerim İzban’a girsin” eylemleriyle aşılmıştır. Bisiklet taşıma aparatlı belediye otobüsleri de yine bizlerin çeşitli zamanlarda dile getirmemiz sonucu ortaya çıkmış bir uygulamadır. Geçmişten bugüne hep birlikte bisikleti metroya, İzban’a ve otobüslere bir şekilde entegre ettik diyebiliriz. BUGEP bu anlamda bu misyonun adı konulmuş ve çerçevesi belirlenmiş şekilde güncel yürütücüsü olarak ortaya çıkmış bir oluşum.

– COVID-19 salgını bisiklet kullanımını da etkiledi sanırım. Bisiklet en güvenli ulaşım aracı olarak öne çıktı, bisiklet satışları arttı, bazı ülkelerde hükümetler bisiklet kullanımını teşvik eden uygulamalara başladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, İzmir için beklentileriniz ne?
– COVID sonrasında dünyanın pek çok ülkesinde “bisikletli ulaşım” müthiş bir ivme kazandı ve popüler hale geldi. Çünkü sosyal mesafenin en iyi korunduğu ulaşım biçimi olarak öne çıktı. Bazı kentler hızlı aksiyon alarak geçici bisiklet yolları açtılar. Mevcut yollardaki bir şerit dubalarla ayrıldı ve bisiklet yoluna çevrildi. İzmir’de ise salgın sonrasında bisikletli ulaşım için belirgin bir çalışma yapılmadı. Daha önce planlanan, Şehit Nevres ve Vasıf Çınar’da kısa mesafeli iki bisiklet yolu açıldı. Bizim beklentimiz İzmir’de ulaşım amaçlı bisiklet yollarının en kısa sürede devreye alınması, yıllardan beri yapılan planların sahaya uygulanması. İzmir bu konuda çok geride kaldı ve kalmaya devam ediyor. Altyapının en kısa sürede tamamlanmasını bekliyoruz.


– Salgın konusunda girmişken, karantina döneminde BisiDestek programı yürüttünüz, neydi bu program?
– Yardım fikri karantina günleri başladığında oluştu. Dışarıya çıkamayan kendi yakınlarımıza ve yaşlılarımıza yardım ederek başladık. Bireysel yardımlardan esinlenen kampanya BUGEP ve Bisikletliler Kooperatifi (BisiKoop) ekiplerinin bir araya gelmesiyle İzmir çapında bir yardım kampanyasına dönüştü.
Gönüllü ekibimize danışmanlık veren bir acil tıp uzmanı profesör doktorumuz var. Ekibimiz ne gibi önlemler alması gerektiğini ondan öğrendi. Çok titiz, maske, eldiven, dezenfektan ve güvenli mesafe gibi şeylere çok özen gösteren örnek bir çalışma gerçekleştirdik. Yaşlılarımızın isteklerini videoya kaydettik ve onay aldık. Market alışverişini yaptıktan sonra ürünleri ağzı kilitli dezenfektan bir poşet içerisine koyarak teslim ettik. Para alışverişi sırasında küçük poşetler kullandık. Güvenli bir mesafeyi her zaman koruduk ve yaşlılar ile hiçbir şekilde temas edilmedi.
Farklı yaş ve meslek gruplarından arkadaşlarımız katıldı bu çalışmaya. Tüm gönüllüler aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmenin gururunu ve heyecanını yaşadılar, böyle bir iyilik hareketinin içinde oldukları ve katkı sağladıkları için çok mutlu oldular.
Bu iyilik hareketi bisikletli gönüllüler tarafından zor zamanlarda birbirimize yardım etmek için düşünüldü. Yardım etmek hem yardım edene hem de yardımı alana iyi gelen bir duydu ve iyilik yaptıkça büyüyor. Karantina günlerinden sonra da bu projeyi sürdürmek ve ihtiyacı olanlara yardım etmeye devam etmek istiyoruz.

– Ulaşım aracı olarak bisiklet kullananlara nasıl bir katkısı var BUGEP’e katılmanın?
– BUGEP olarak bisikletli ulaşımı geliştirmek için önümüzdeki dönemlerde birçok rehberlik, eğitim ve farkındalık çalışması planlıyoruz. Eğer bisikleti gündelik hayatınızda ulaşım aracı olarak kullanıyorsanız, çalışmalarımızdan yararlanmak ve aynı zamanda destek vermek için BUGEP’e katılmalı, iletişim kurmalısınız bence. Böylece bisikletli ulaşım için yaşanacak gelişmelere ivme kazandırmaya katkı yapmış olursunuz. Biz niteliği önceleyen bir oluşumuz ama bunun yanında niceliğe de önem veriyoruz. Maalesef ne kadar çoksanız o kadar varsınız demek. Bu birçok alanda böyle. Sivil toplum kuruluşlarının aynı zamanda bir baskı aracı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Siz çok olmadıkça, ısrarla istemedikçe hak ve özgürlükler kendiliğinden gelmiyor. Herkesten bu anlamda destek bekliyoruz. Her başarılan şeyi de bir bütün olarak İzmirli bisiklet kullanıcılarının başarısı olarak nitelendiriyoruz.

BUGEP’le iletişim için: http://www.bugep.org/

:

İlginizi çekebilir