Dünyaca ünlü arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu: Anadolu’dan büyük zenginlik düşünemiyorum

Şirin Pancaroğlu dünyaca ünlü arp sanatçımız. En doğudan en batıya, dünyanın her köşesinde konser ve festivallerde sahne almış. Washington Post gazetesince “uluslararası ölçekte büyük bir yetenek” olarak nitelendirilmiş. Seferihisar Belediyesi’nin düzenlediği konser sayesinde, hem de bir değil iki kez, kendisini dinleme şansı oldu Seferihisarlıların. Biz de bu fırsatı değerlendirdik, kendisine arpı ve müziğini sorduk. Ben müzikteki ilhamımı sadece müzikten almam. Bir kilim, halı, bir yörenin halk oyunu, mimarisi, mutfağı aklımda müzik olarak şekillenir. Ben sürekli olarak Anadolu ile yaşıyorum aslında. Tüm anlarım bunlarla dolu. Muhteşem bir müzik mirasımız var. Bunu…

okumaya devam

Ahmet Uhri’yle Teos’ta Dionysos’un izinde

Ahmet Uhri arkeolog. 9 Eylül Üniversitesinde görev yapıyor. Özellikle yeme-içme kültürü üzerine çalışmaları, bu konuda kitap ve makaleleri var. Aynı zamanda, pek sürekli olamayan dergimizin sürekli yazarı. Uhri yazar olduğu kadar bir anlatıcı da. Keyifli arkeoloji sohbetlerinin aranan adamı, tatlı dilli bir arkeolog desek yeridir. Geçtiğimiz günlerde Teos Kültür Sanat Derneği’nin düzenlediği etkinlikte Teos antik kentini ve şarap tanrısı Dionysos adına yapılmış tapınağı anlattı. Ardından binlerce yıllık bir geleneğin devamı olarak, Seferihisar’da üretilen bir yerel şarabı tattık ve Uhri’den şarabın tarihi üzerine bir sunum dinledik. Gelemeyenler için, şarabın tadını anlatmak…

okumaya devam

Homeros bize ne söylüyor?

Heykeltıraş Cahit Koççoban’ın yaptığı Homeros heykeli, Teos Yazarevi’nin bahçesine kondu. Teos’tan, İzmir’in güney ucundan yaşadığı toprakları seyrediyor. Biz de Akkum tepesinde lir çalan Homeros vesilesiyle biraz şarap içip, Anadolulu heykeltıraş Cahit Koççoban ve alaylı felsefeci Muharrem Yakup ile söyleştik. Homeros’un heykelini yaptınız. Yazarevi’nin bahçesine kondu. Elinde lir, tepeden Akkum’u seyreden bir Homeros… Cahit Koççoban: Burada önce Şadan Gökovalı’yı saygıyla anayım. Cevat Şakir’in manevi oğluydu. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi, İsmet Zeki, Cengiz Bektaş’la birlikte, Anadolu’nun kıymetini bilen aydınlardı bunlar. Mavi Anadolu grubunu kurdular. Ege bölgesinden başlayarak Anadolu’yla övünen bir…

okumaya devam

Yavaş giyim, doğal boyama ve doğal baskı üzerine Beste Bonnard ile söyleşi: Doğanın renkleriyle bezenmek

Geçen sonbahar Facebook’ta İstanbul’daki bir atölye duyurusunu görmüştüm, keşke İzmir’de de olsa demeye kalmadı, birkaç hafta sonra aynı atölyenin İzmir’de yapılacağını gördüm. Hemen kayıt oldum ve belirtilen tarihte heyecanla Seferihisar’dan İzmir’e gittim. Konu çok enteresandı: ecoprint yani çeşitli bitki ve yapraklarla kumaş üzerine doğal baskı. İlk etapta böyle bir şeyi duyunca ve ilk deneyimi yaşayınca benim dahi aklıma “ben bunu hemen öğrenir, para bile kazanırım” fikri oluştu. Ne kadar yanılmışım. İşin içine girince, eğitimi veren Beste Bonnard’ı tanıyıp kendisini takip etmeye, doğal boyama ve bitkilerle baskının felsefesini öğrenmeye başlayınca, şöyle…

okumaya devam

Seyyar Sahne Seferihisar’daydı

Seyyar Sahne Cumartesi akşamı (10 Şubat) Seferihisar’daydı, “Bir Meşrutiyet Faciası ya da Gündüzlerimiz” adlı oyunu sergiledi. Seferihisarlı tiyatroseverler oyunu izleyecekler, ne güzeldi yahu diyecekler, kim bu gençler diye merak edecekler diye düşündük ve Seyyar Sahne ile oyun öncesinde kısa bir röportaj yaptık. Doğu Can, Hakan Emre ve Volkan Çıkıntoğlu anlattılar. İşte notlarımız: Seyyar Sahne yeni bir topluluk değil, 2001 yılında kurulmuş. İTÜ mezunlar tiyatrosu topluluğunun da katılımıyla genişlemiş. Celal Mordeniz’in (Tiyatro Medresesi’nin de kurucularından) genel sanat yönetmenliğinde, başta esas olarak tiyatro ve konservatuar kökenli olmayan insanlardan oluşmuş olan grup, zaman…

okumaya devam

Kör nokta bulucusu

Yazan: Gündüz Öğüt_____________    Sekreter çalan telefona öfkeyle baktı. Ardı arkası kesilmeden çalan telefonlara açıp müşterilere randevu vermekten gına gelmişti. Usanmış bir tonla konuştu. “Alo buyurun.” Karşıdaki kişi, “İyi günler bir randevu alacaktım.” Sekreter, “Bir saniye” dedikten sonra önündeki ekrandaki gerekli dosyayı açarak randevu listesini taradı, “Önümdeki programa göre, ilk boş saat ayın 23’üne görünüyor. Dilerseniz 23 Aralık salı, saat on biri rezerve edebilirim.” dedi. Hattaki kişi hayal kırıklığına uğramıştı. “Bu çok geç, acaba daha önceye bir randevu almam mümkün değil mi? Durumum çok kritik.” Sekreter o anın tadını çıkartarak…

okumaya devam

Keçenin ressamı Ayfer Güleç

Seferihisar’a Ürkmez üzerinden gelirken Doğanbey’i geçtikten sonra eski Doğanbey Köyü’ne sapan bir yol görürsünüz.Tepede, şimdilerde 50-60 hanenin yaşadığı eski bir Rum köyüdür. Eski taş evleri, değirmeni, serin havası, tepeden denize bakan manzarası, hepsi güzeldir ama bir de, başka yerde olmayan bir şey vardır bu köyde. Keçe yapımındaki ustalığıyla Somut Olmayan Kültürel Miras taşıyıcısı unvanına layık görülmüş, UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazineleri Listesi’ne aday gösterilmiş Ayfer Güleç ve keçe atölyesi… Kendi deyimiyle “delinin pösteki saydığı gibi kılları sayan” biri. Saymakla bitmiyor işi, aşkla dövüyor keçeyi: “Keçeyi önce okşamak, hassas davranmak zorundasın. Çocuk…

okumaya devam

Taşa can veren bir ermiş: Cahit Koççoban

Kapısını açıp içeriye baktığınız anda, size destursuz giremeyeceğinizi hissettiren mekânlar vardır. Kendi havası, kokusu, ruhu olan mekânlar. Şöyle derin bir nefes çekip içeri adım attığınızda ise bir parçası olursunuz birdenbire. Mekân sizi kendine katmıştır. Size düşen kendinizi bırakmaktır.   Heykeltıraş Cahit Koççoban’ın, Seferihisar’ın Cahit hocasının atölyesindeyiz. Duvarlarda rölyefler, karakalem çizimler, taslaklar, eski fotoğraflar; sağlı sollu heykeller, maketler. Köşede, şömine desem çok süslü kaçar, derme çatma bir ocak. Tahta sıralara ilişip sohbet ediyoruz. Kendisiyle daha önce tanışmış olmalısınız. Sivas’ın Banaz köyünde sazını göğe uzatmış Pir Sultan Abdal anıtını bilmiyorsanız eğer, İzmir’den…

okumaya devam