Kayıp mermerin izinde

15. yüzyılda Roma’daki antik kalıntılar arasında tuhaf ama güzel bir tür mermer ortaya çıktığında, bunun kökeninin 500 yıl sonra, üstelik Türkiye’de bulunacağını kimse tahmin edemezdi. Bu makale, bizi bu antik mermerin muazzam ve garip dünyasına götürecek olan kısa bir dedektiflik hikayesidir. Konusu bir taştır, efsanevi değeri modern tarihçiler, arkeologlar ve bilim insanları arasında giderek büyüyen bir taş. Sonunda bu taşın gizemi, yalnızca birkaç yıl önce Seferihisar’da Teos kalıntıları arasında çözülecektir. Çeviren: Şule Gönülsüz 15. yüzyıl Roma’sındayız. Küçük bir kasabanın civarına yayılmış harabelerin ortasında bir adam, Giacomo, elinde kürekle kalakalmıştı. Deseni…

okumaya devam

Düzce köyünün tarihsel mirası Abderalılarla gün yüzüne çıkıyor

Seferihisar sevdalısı bir grup aydın ve sanatçı bir süre önce Abderalılar adı altında bir araya gelip birleştiler. Seferihisar’ın tarihsel ve kültürel kimliğini zenginleştirmek, zaman içinde tahrip olmuş ve yok olmaya yüz tutmuş bazı değerleri gün yüzüne çıkarmak üzere bazı çabalara giriştiler. Kaybolmaya yüz tutmuş zanaatların da yaşatılacağı bir sanat sokağının düzenlenmesi ve bir kent müzesinin kurulması gibi girişimlerin yanı sıra, dikkatlerini yönelttikleri esas alanlardan biri, Seferihisar’ın Düzce köyü oldu. Düzce köyünün yani eski adıyla Hereke’nin mazisi, ta antik döneme, Herakleia adıyla bilindiği zamanlara gidiyor. Ama bu tarihsel miras korunamamış, geçmişi…

okumaya devam

Zeytin bütün ağaçların ilkidir!…

(Olea prima omnium arborum est…) Zeytin bütün ağaçların ilki de zeytin denilince esas olarak alfabenin son harfinden yola çıkmak gerek. Zira bu son harfin zeytinle ve onun ölümsüzlüğüyle olan bağlantısı bu sonluluğu sonsuzluğa, ölümsüzlüğe çevirmekte kültür tarihi içinde. Bazı alfabelerin son harflerinin belki de böyle bir kaderi var. Yunancada alfabenin son harfi olan ‘Z/Zeta’ hem ölümsüzlük simgesidir hem de zeytini simgeler. Vassilis Vassilikos’un “Z/Ölümsüz” adlı romanını anımsayın lütfen. Costa Gavras tarafından 1969 yılında filme de çekilen bu roman, faşistlerce öldürülen bir komünist milletvekili üzerinden Yunanistan derin devletini sorgulayan savcı üzerinedir.…

okumaya devam

Mavi Anadoluculuk akımı: Helenizm’in kültürel ve tarihi hegemonyasına bir başkaldırı

Antik Çağ Anadolu medeniyeti ne salt Helen’dir ne de bizim kültürel mirasımızın dışındadır. Aksine Yunanlılar kadar bizim de mirasçı olduğumuz bir değerdir. Bu mirasçı olma durumu da sadece kültürel açıdan değildir. Mavi Anadoluculuk akımı işte bu ihmalkârlığa, ötekileştirmeye, bize ait olan bir kültürel mirasın Helenleştirilerek Yunanistan’a altın tepsi içerisinde hediye edilmesine bir başkaldırıdır. Mavi Anadoluculuk akımının düşünsel temelleri Halikarnas Balıkçısı olarak da bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı tarafından atılmıştır. Bu akım aynı zamanda Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Derman Bayladı, Vedat Günyol, Bedri Rahmi ve Cengiz Bektaş gibi birçok aydın ve sanatçı…

okumaya devam

BİR’lik belgeseliyle, Köy-Koop İzmir Birliği’nin doğuşu ve gelişimi: Köklerden geleceğe…

Seferi Keçi olarak çok önemli bir işe imza attık. Köy-Koop İzmir Birliği’nin kuruluş hikâyesini anlatan bir belgesel hazırladık: BİR’lik… (Belgeseli izlemek için: https://youtu.be/YkYYiusyk-s )“Çok önemli” derken kendi yaptığımız işi abartmıyor, büyüklenmiyoruz. Önemi, anlattığımız hikâyenin büyüklüğünden ileri geliyor. 1960’lı yıllarda başlayan, kelimenin gerçek anlamıyla yokluk içerisindeki köylülerin örgütlenerek başardığı işlerin büyüklüğünden… Bunu yansıtabildiysek, anlatılmasına aracı olabildiysek, ne mutlu bize. Ne başarmışlar peki? Kısaca anlatalım. 1960’lı yıllarda İzmir’in çeşitli köylerinde, kimi birbirinden habersiz kimi birbirinden feyz alarak, bir kooperatifleşme hareketi başlamış. Daha önceki kooperatiflerden farklı olarak, devlet eliyle kurulmayan, doğrudan köylünün ihtiyaçlarına…

okumaya devam

Gönlü hep doğadan yana bir inanç topluluğu: Tahtacılar

Anadolu kaç bin yıllık uygarlık beşiği… Bereketli toprakları kaç kültüre ev sahipliği yapmış, kimler gelmiş kimler geçmiş, izlerini bırakmış yüzlerce yıldır… Bundan büyük zenginliğimiz mi var bu topraklarda? Peki en büyük kadir kıymet bilmezlik değil mi bunu yok saymak; bir kültürü diğerinin, bir geleneği öbürünün üstünde görüp diğerlerinin üstünü çizmek, kökünü kazımaya çalışmak? Oysa insanlık adına geleceğe taşınacak ne çok şey var bu derya deniz kültürel birikimde. Mesela, ekmeğini çıkarmak için balta vurmak zorunda olduğu kuru ağacın bile rızasını alma nezaketine sahip bir topluluktan, Tahtacılar’dan öğrenecek ne çok şeyimiz var.…

okumaya devam

Necati Usta’nın udları geçmişi geleceğe taşıyor

Büyülü mekânlar vardır, sizi alır usulca tarihin geçmiş bir sayfasına götürür. Taşın neminde, ahşabın kokusunda bir maziyi duyarsınız. Hele o maziden kalıp da yaşayan bir şey varsa mekânda, gördüğünüz bir düş mü gerçek mi, ayırdına varamazsınız. Kemeraltı’nda Kestelli Mahallesi… Cumhuriyet’ten önce bir Musevi mahallesiymiş, şimdilerde tekstilcilerin ve ayakkabıcıların merkezi… Bir dönem ise İzmirli çalgı yapımcılarının merkezi olmuş, Zeynel Abidin ilk cümbüşünü Beyler Sokağı’ndaki atölyesinde imal etmiş. Şimdi mahallede kalan tek çalgı yapımcısı Necati Gürbüz. Necati Usta, 16 yıldır Kestelli’de iki katlı bir evdeki atölyesinde, geçmişten kalan sesler eşliğinde enstrüman yapıyor.…

okumaya devam

Üzümün ve şarabın kısa tarihi

Üzümün bir anavatanından söz etmek gerekirse, burası eskiden düşünüldüğü gibi Hazar Denizi ile Karadeniz arası ya da nokta atışla Gürcistan değil kuzey yarımkürenin değişik yerlerindeki ılıman iklim kuşağı olabilir. Hatta bu konuda yeni bir genetik çalışma üzümün anavatanın bir Citta Slow kenti olan Erzurum Uzundere olabileceğini ileri sürmekte. İnsanlık tarihi kadar eski, mitolojilere ve din kitaplarına girecek derecede insanoğlu için önemli bir ürün olan üzüm ve üzümgillerin tarihini günümüzden neredeyse 9000 yıl öncesine hatta daha da geriye götürmek olasıdır. Zira daha jeolojik zamanlarda Vitaceae ailesine ait yabani türlerin ortaya çıkmış…

okumaya devam

Egeli şair Sappho ve dünyası

Sappho duygusal olmayan, mantıklı ve eril antik dünyaya bir alternatif olmuştur. O kadının sesidir, onun şiirlerinde yaşamın ve doğanın güzelliği, kaygısı, heyecanı ve belirsizliğini anlamaya çalışan insanlar ile kadınsı, duygusal ve kişisel bir dünya buluruz. Bu gece Ay battı, sonra yıldızlar;Gece yarılandı,Zaman geçiyorBense yapayalnızım yatağımda(Çeviri: Cevat Çapan) 2004 yılında Mısır’da MÖ 3. yüzyıla ait bir mumyaya sarılı papirüste bir şiir bulundu, Sappho’nun şiiriydi. Hani Platon’un 10. muse (esin perisi) kabul ettiği, MÖ 7. yüzyılın sonları ile 6. yüzyılın başlarında Lesbos’ta, bizim bildiğimiz adıyla Midilli’de yaşamış lirik şair. Sappho erkek egemen…

okumaya devam

Teos Antik Kenti ve Dionysos Sanatçılar Birliği

Bugünkü Seferihisar sınırları içinde kalan Teos antik kentine tarihsel önem kazandıran özelliklerinden biri de, bilinen ilk sanatçı örgütlenmesi olan Dionysos Sanatçılar Birliği’ne ev sahipliği yapmış olmasıdır. Türkan Banu Güler’in “Teos Antik Kenti ve Dionysos Sanatçılar Birliği” makalesi konuyla ilgili ender Türkçe kaynaklardan biri. Özetleyerek sunuyoruz. Teos ve Dionysos Sanatçılar Birliği arasındaki ilişki bir yüzyıldan fazla sürmüş ve iki tarafa da yarar sağlamıştır. Sanatçılar Teos’un onlara sağladığı dokunulmazlıktan yararlanmış, Teoslular ise Birlik sayesinde hem ekonomilerini düzeltmiş hem de çeşitli Hellenistik krallıklarla aralarını iyi tutmuşlardır. Tanrı Dionysos’un kenti olarak da bilinen Teos,…

okumaya devam