Bir saçmalık

Biz memurlar,Saat dokuzda, saat on ikide, saat beşte,Biz bizeyizdir caddelerde.Böyle yazmış yazımızı Ulu Tanrı;Ya paydos zilini bekleriz,Ya aybaşını.           Orhan Veli ISigorta kapsamındaki her hastanede olduğu gibi Başkent Hastanesi’nin bekleme salonları da hıncahınç hasta ve yakınlarıyla doluydu. Memur Glotkin ve eşi Gülizaranım muayenehaneye yakın pencerenin önünde buldukları bir sandalyeyi sırt sırta oturarak paylaşmışlardı. Bu görüntü hastane içinde o kadar yaygındı ki duruma aşina olmayan biri, gördüğünün çok farklı bir performans sanatı icrası olduğu fikrine kapılıp korkunç bir dehlizi andıran hastaneye hayranlık duyabilirdi.Memur Glotkin, yoksul bir ailenin çocuğu…

okumaya devam

Bir ağaç bir ip

Hangi yaşta olduğun çok önemli değildir, kıçını koyunca o tahtaya, tutunca yandaki ipleri, çocukluğuna ışınlanırsın. Geri geri giderken yüreğin ağzına gelir, saçların yüzüne, öne doğru giderken kocaman gülersin istemsizce. Yüzüne vuran rüzgâr ne gam bırakır yüreğinde ne keder. Ne varsa cebinde eteğinde dökülür sarı toprağa, her yer çimen de olsa onun altı sararmıştır git gelin yarattığı devinimle. Sevemedim bir türlü şimdinin çocuk parklarını, demir ve plastikten hayal kurulmaz dedim hep. İllaki ağaç illaki ip. Çocukluğunu anlat deseler salıncak derim. Çünkü bir tek orada kovalamaz akrep ile yelkovan birbirini. O salıncak…

okumaya devam

Yel saatleri

Dün, bugünün nasıl seyredeceğine karşı önyargılı idim. Bugün, düne zerre kadar benzemedi. 13:15 yeli sarmaşıkları yaladı geçti, yan bahçedeki çınarın canını tazeledi ki, ben de o esnada cereyanlı ot biçerimle yaşlı zeytinin altında bitmiş sonbahar otlarını biçiyordum. Otları diri haşlayın.Sonra, aniden Kula yönüne gittim. Volkanik araziye nazır, kızıllı ve grili topraklarda yeni dikilmiş üç beş zeytinlik alan gördüm, iki keçiye selam ettim; bir gelincik ve iki sincapla söyleştim. Sincap şaşırtıcı idi bilhassa; kendi ekseni etrafında 360 derece fır dönerek sıçrayıp yine ve yeniden baktı bana. Az sonra, Dombaylı – Menye…

okumaya devam

Egeli şair Sappho ve dünyası

Sappho duygusal olmayan, mantıklı ve eril antik dünyaya bir alternatif olmuştur. O kadının sesidir, onun şiirlerinde yaşamın ve doğanın güzelliği, kaygısı, heyecanı ve belirsizliğini anlamaya çalışan insanlar ile kadınsı, duygusal ve kişisel bir dünya buluruz. Bu gece Ay battı, sonra yıldızlar;Gece yarılandı,Zaman geçiyorBense yapayalnızım yatağımda(Çeviri: Cevat Çapan) 2004 yılında Mısır’da MÖ 3. yüzyıla ait bir mumyaya sarılı papirüste bir şiir bulundu, Sappho’nun şiiriydi. Hani Platon’un 10. muse (esin perisi) kabul ettiği, MÖ 7. yüzyılın sonları ile 6. yüzyılın başlarında Lesbos’ta, bizim bildiğimiz adıyla Midilli’de yaşamış lirik şair. Sappho erkek egemen…

okumaya devam

Edebiyatçı, şair, çevirmen Cevat Çapan ile söyleşi: Her dönem kendi gereksinim duyduğu dili üretir

Cevat Çapan bir edebiyatçı, şair ve İngiliz dili ve edebiyatı profesörü. Dilimizin en iyi İngilizce çevirmenlerinden biri ve en çok da bu kimliğiyle tanınıyor. Çevirileriyle iz bırakmadığı şiir okuru yoktur desek hiç abartmış olmayız. Sapho’yu, Seferis’i, Kavafis’i, Ritsos’u hep onun çevirileriyle okuduk, sevdik. Onun hazırladığı antolojiler sayesinde yeni şairler tanıdık. Bunun dışında Türkçeye kazandırdığı çok sayıda edebiyat araştırma ve incelemesi var. Ve tabi şiir kitapları… Cevat Hoca Teos Kültür Sanat Derneği’nin düzenlediği bir etkinlik için Seferihisar’daydı. Hem onu ve şiirini daha yakından tanıdık hem de eşsiz birikiminden faydalandık. Yakalamışken de…

okumaya devam

Cemiyet Adamı -3

Anne nasihati eşliğinde… enikonu sarhoş enikonu aşık -Uyumaya çalış anneciğim “Bir yer en saf haliyle beklentilerde ve anılarda var olur” dedi yazar. Kızgın güneş altındaki çölde devesinin gölgesine sığınmış bir bedevi olmak istiyorum. Sessizliğin ve hareketsizliğin (tekinsizliğin) ortasında bir hörgüç büyüklüğündeki gölgenin verdiği devasa ferahlıkta sigara sarıp tüttürdüğümü düşlüyorum. -Uyumaya çalış anneciğim Neden? Neden uyumalıyım? Bahsettiğim hayaller, beni ayakta tutan hayaller, uyuduğumda değil uyanıkken benimle birlikteler. Hal böyleyken neden uyumalıyım? Bu cümlen, dünya tarihindeki en sarsıcı cinayetten bile daha gizemli benim için. Sıcacık avuç içini alnımda gezdirdiğinde merhamet dolu bir…

okumaya devam

İlk Samuray

Bir süre önce Veysel Eryürek’in yazdığı öyküler güzel vesileler sonucunda elime ulaştığında bulduğum ilk fırsatta okuma ayrıcalığım oldu. Okuduklarımdan çok etkilenmiştim ve öykülerin kitap haline gelmesi ve okurlarla buluşması konusundaki görüşlerimi kendisiyle defaatle paylaştım. Zaman geçti ve ne mutlu ki ortaya “Öteki olmanın dayanılmaz senfonisi İlk Samuray” çıktı. Arkeoloji eğitimi almış bir insanın ince ve hassas dokunuşlarıyla ortaya çıkardığı bu kitap aynı zamanda yazarın başta kendi varlığı ve insan bilinci üzerinde yapılan kazı çalışmalarının da somut ve başarılı bir sonucudur. Kitabın yedinci sayfasında yazan ithaf cümlesi, sanırım kitabın okunmaya değer…

okumaya devam

Kavak ağacı

Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Adımlarının ağırlığından ve duraksamalardan belliydi ki uzun bir yol almıştı. Yavaşlayıp vadiden aşağıyı izlemeye koyuldu. Yere çömeldi, elindeki küçük çubukla önündeki kuru toprağı ileri geri eşeledi. Bir şey hatırlamış gibi başını kaldırdı, elindeki çubuğu sanki az önce önündeki toprakta oyaladığı düşüncelerin ağırlığıyla birlikte yana doğru fırlattı. Ve önündeki alabildiğine açık derinliği, vadiyi seyretmeye koyuldu tekrar. Kavak ağacının ne çok yaprağı vardı. İnce uzun gövdesi, tazecik parlak yeşil yaprakları… Gövdesi gibi uzun gölgesi. Ses duymuş gibi yerinden hızlıca kalktı, arkasına baktı birini bekliyormuş gibi, yeniden…

okumaya devam

Homeros bize ne söylüyor?

Heykeltıraş Cahit Koççoban’ın yaptığı Homeros heykeli, Teos Yazarevi’nin bahçesine kondu. Teos’tan, İzmir’in güney ucundan yaşadığı toprakları seyrediyor. Biz de Akkum tepesinde lir çalan Homeros vesilesiyle biraz şarap içip, Anadolulu heykeltıraş Cahit Koççoban ve alaylı felsefeci Muharrem Yakup ile söyleştik. Homeros’un heykelini yaptınız. Yazarevi’nin bahçesine kondu. Elinde lir, tepeden Akkum’u seyreden bir Homeros… Cahit Koççoban: Burada önce Şadan Gökovalı’yı saygıyla anayım. Cevat Şakir’in manevi oğluydu. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi, İsmet Zeki, Cengiz Bektaş’la birlikte, Anadolu’nun kıymetini bilen aydınlardı bunlar. Mavi Anadolu grubunu kurdular. Ege bölgesinden başlayarak Anadolu’yla övünen bir…

okumaya devam

İzmir

İzmir, adına yazılan her şiir aşk ve dişilik kokan şehir. Şairin dediği gibi denizi kız, kızı deniz, sokakları hem deniz hem kız kokan şehir. Ozanların atası Homeros’un doğum yeri, Victor Hugo’nun Egeli prensesi. Eğer ünlü Fransız edebiyatçı, bir kez solusaydı İzmir’in havasını, prensesinin yüreğinin efeler gibi attığına da tanık olurdu hiç kuşkusuz. Nereden başlanır, nasıl anlatılır bu kadim şehir? Yıkımlara, salgınlara, depremlere, yangınlara rağmen beş bin yıldır varlığını sürdüren bir kenti tanıtmak için önce onu iyi anlamak; anlamak için de asıl kimliğini ortaya çıkarmak gerekir. Her kentin kurumsal bir kimliği…

okumaya devam