İlçe Tarım Müdürü Ali Özdemir: Babadan kalma yöntemlerle değil, bilimle

Üreticimiz atadan babadan kalma yöntemleri bir kenara koysun. Bilimin yolundan gitsin. Burada da onlara yol gösteririz. Teknik açıdan bize güvensinler, bizimle sıkı irtibatta olsunlar.

 

İlçe Tarım Müdürü olarak ilçedeki mandalina üretimine dair bütün verilere sahipsiniz. Genel tabloya bakınca, Seferihisar’da mandalina üretimini üretici için, tüketici için, memleket için daha iyi hale getirmek üzere neler yapılabilir? Gözlemleriniz ve önerileriniz ne?

Önce üreticiden başlayalım. Bu işin esas sahibi o çünkü. Üreticinin bahçesinin yerini bilmesi lazım. Daha beş yıl öncesine kadar Seferihisar’da birçok çiftçimiz bahçesinin yerini dahi bilmiyordu. Mandalina çok fazlaydı, birim ağaca düşen gelir fazlaydı. Üretici rahattı, bahçesine bakıcılara, ilaççılara, gübrecilere bırakmış, kendisi çarşıdan bahçe yönetiyordu. Artık bu değişti. Mandalinadaki birim alanından kazanılan gelir düştüğü için mandalinanın kalitesi, bakımı daha önem arz etti.

Seferihisar mandalinası kaliteli bir mandalina. Değeri yüksek. Anadolu’ya giderseniz Seferihisar mandalinasının kilosunu 4 liraya alırsınız. Evine mandalina götürecek dar gelirli vatandaş Seferihisar mandalinasını tercih etmiyor. Bizim mandalinamız kaliteli ve pahalı. İç pazarda biraz bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Pek çok yerde üretiliyor mandalina ve hem kalite hem fiyat olarak rekabet etmek zorundasınız.

Öte yandan maliyetler de artıyor tabi. Enflasyondu dövizdi derken. Bir mandalina bahçesinin temizlenmesi, gübrelenmesi, ilaçlanması ve kış bakımı, hepsi bir maliyet ve kaliteli bir üretim için bunların hiçbirini ihmal edemezsiniz. Kabaca bir hesap yaptık biz, bir bahçenin maliyeti dönüm başına 400 liradan aşağı olmaz.

İlçemizdeki mandalina üreticilerinin birçoğunun ek başka gelirleri de var. Esnaflar ya da kira gelirleri, başka malları var. Arazi değerli. Bu bir nebze rahatlatıyor tabii. Ama öte yanda başka bir sıkıntı da araziyi çok kolay elden çıkarıyorlar. Kahveler dolu, çalışmayı sevmeyen üretici çok burada. Bir yerleşim yerinde kahveler çoksa, doluysa, orası sıkıntılıdır.

Yani, mandalina üretimine yoğunlaşmak yerine “nasıl olsa başka gelirlerimiz var, toprağımız da para ediyor” mu diyorlar?

Öyle, topraklar para ediyor. Seferihisar’da bundan on yıl önce evlenme, ev alma ya da araç alma hep mandalina parasına bağlıydı. Şimdi öyle değil. Biraz arazi satıyor, işini hallediyor. Araziler parçalandı. Sahillerde büyük, on beş yirmi dönüm arazi bulma şansınız yok gibi artık. Hep parçalı arazilerdir.

Şimdi tekrar sorunuza dönelim. Mandalina nasıl daha iyi olur? İnsanlar bahçelerinin değerini bilecekler bir kere. Bahçelerini üçüncü şahıslara ihale etmeyecekler bakım için. Kendileri ilgilenecekler.

Kurumlarla, bu işle ilgilenen bizim gibi ya da farklı özel kurumlarla irtibatları fazla olacak. Sadece çiftçi kayıt sistemi için ya da bir sıkıntı olduğu zaman geliyorlar. Hayır, öyle değil. Bizim bölgemizde entegre kontrollü ürün yönetimi diye bir projemiz var. Biz her yıl seksen çiftçimizin arazisini kontrol ederiz. Birçoğunun bahçe anahtarları bizdedir, onlardan daha çok gideriz bahçelerine. Birlikte hareket ederek kalıtım maddesi olmayan kaliteli ürün çıkarmasını sağlarız.

Bu ülkede bir sürü analiz laboratuvarı, bir sürü kontrol, araştırma kuruluşu var. Ama bizim çiftçimiz hiçbirine gitmez. Toprak analizi, yaprak analizi nasıl yapılır, ne zaman yapılır, niçin yapılır bilmiyor insanlarımız. Dolayısıyla “Ahmet ağa şu ilacı söyledi” deyip ilaç atarlar.

 

Babadan kalma yöntemler yani…

Evet, bunlarla da karşılaşıyoruz. Görülen her zararlıya ilaç atılır diye bir kanun da yok oysa. Bazılarına karşı mekanik, fiziksel yöntemlerle mücadele edilir. Bizde en son çaredir kimyasal yöntem. Üstelik şimdi organik ilaçlar da var. Ama piyasa da birçok ülkenin yasak ettiği ilaçlar da bulunuyor hâlâ. İşi ilaççıya ihale ederseniz, onun ne atacağı belli değil ki, belki rafta kalan ürününü satar size.

Mesela bu sene Akdeniz meyve sineğiyle ilgili mücadele için bütün duyuruları yaptık. İki haftada bir çiftçilerimizle toplantı yaptık, anlattık. Sonra araziyi gezdik, ayak basmadığımız bahçe kalmadı. Kimyasal mücadeleden kaçınarak, biyoteknik yöntemlerle, tuzaklamayla yürüttük mücadeleyi ve çok başarılı bir sonuç elde ettik.

 

Sizin verdiğiniz hizmet ücretli mi, neden başvurmuyor size?

Yok, ücretsiz tabi. Ama buraya gelmekten üşeniyor. Ürkmez’e de büro açtık şimdi, bu kırılsın diye. En uzak mandalina bölgemiz orası.

Özetleyecek olursak, daha iyi ürün alabilmemiz için bir kere atadan kalma alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz lazım. Vazgeçireceğiz. İkincisi; bilime inanacağız. Bizim sıkıntımız bilim. Bilimle başka şeyleri karıştırıyoruz. Bazısı alışkanlıkları karıştırıyor, bazısı inancını karıştırıyor, bazısı da sosyal yaşantısını karıştırıyor. Bizde maalesef böyle bir sıkıntı var. “Ben eskiyim, bu işi yıllardır yapıyorum, sen daha dün mezun olmuşsun” diyor. Bunu kırmamız lazım.

 

Bu sene mandalina bol, bir rekolte tahmininiz var mı bu sene için?

Kesin bir hesap değil ama 85 bin ton bekliyorum. Güzel, kaliteli bir ürün var. Çiftçimiz ürününe iyi bakmış. Biz de bayağı mücadele ettik hastalık ve zararlılarla, bu bakımdan da bölgemizde hiçbir sıkıntımız yok. Kalite iyi, ürün bol ama bu üretici iyi kazanacak anlamına gelmiyor ne yazık ki. İnşallah öyle olur, bol kazanç getirir.

 

Son olarak üreticiye bir öneriniz, çağrınız var mı?

Bizim önerimiz şu, bizimle her konuda irtibat kursunlar. Burada yirmiye yakın mühendisimiz var. Devletin imkanları Seferihisar’da fazla. Her yere yetişecek elemanımız, ekibimiz, ekipmanımız var. Bilgi birikimimiz iyi. Bizimle birlikte çalışsınlar.

İkincisi, atadan babadan kalma yöntemleri bir kenara koysunlar. Bilimin yolundan gitsinler. Burada da onlara yol gösteririz. Teknik açıdan bize güvensinler. Eksiğimiz vardır, beraber tamamlarız. Bilmediğimiz yerde araştırma kuruluşlarındaki uzmanları buraya getirir yine sorunu çözeriz.

Son olarak da, birliklere, kooperatiflere sahip çıksınlar. Birlik ve kooperatifçiliği öğrensinler.

:

İlginizi çekebilir